Çalıkuşu Reşat Nuri Güntekin

Feride
Kamran
Hayrullah
Yaramazlığı, yerinde duramayan, çocuksu doğası ve ağaç tepelerinden inmemesi nedeniyle kendi isminden çok “Çalıkuşu” takma adıyla anılan Feride, romanın ana karakteri ve ilk dört bölümün anlatıcısıdır.
 
Özellikle bu haraketli, tez canlı tavırları nedeniyle arkadaşlarından ve yaşıtlarından ayrılan Feride, genç yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Yatılı okulda ve teyzesinin yanında kalmaya başlayan “Çalıkuşu”, burada kuzeni Kamran ile bir aşk – nefret ilişkisi yaşamaya başlar.
 
Aslında büyük bir “aşk” olan bu ilişkinin, “nefret” boyutunu kazanması, aslında Feride’nin kişilik özellikleri ile alakalıdır. Duygularını, “normal insanlardan” farklı şekillerde ifade eden Feride, derin bir üzüntüye kapıldığında “tavır ve hareketleri neşelenmiş” bir şekilde davranır, sevgisini bir türlü göstermeyi başaramaz.1 Kamran’a aşık olduğu halde, ona karşı “hiddete, korkuya, iğrenmeye benzer” karmaşık bir his duyduğunu düşünür, ona durduk yerde kabalık eder ve onun yanından kaçar.2



Feride'ye ismini veren "çalı kuşu" 
 
Bu durum, iki karakter birbirlerine karşı olan duygularını ifade edip, nişanlandıktan sonra da değişmez.
 
Feride’nin bu nişan konusuyla ilgili büyük bir utanç duyması, bir türlü Kamran’ın istediği romantik anları yaşayamaması, hatta, gitmesi onu çok üzecek olmasına karşın, bir anlamda “zayıf gözükmemek için” Kamran’ı Avrupa’da çalışması yönünde teşvik etmesi, nişanlısını kendinden uzaklaştıran etkenler haline gelir.
 
Feride, bu durumu kendi anılarını yazarken, “yakın kimsesi” ve “başkalarına açılmaya kabiliyeti” olmaması ile açıklar.3
 
Kamran’ın Avrupa’da kendisini aldattığını öğrendikten sonra, Feride’nin ayakta kalmasını sağlayan özellikleri cesareti, inatçılığı ve “hayat enerjisi” olur. En zor koşullarda bile umudunu kaybetmeden, kendi ayakları üzerinde durabilmeyi başaran, İstanbullu zengin bir aileden gelmesine karşın, Anadolu’nun en kötü bölgelerinde, en zor koşullarda, üstelik de, dönemin ahlak anlayışına ters şekilde, yalnız bir kadın olarak, hayatta kalmayı başarır.
 
Karakterinin en temel özelliklerinden birisi, çocuklara duyduğu sevgi olduğu için, Zeyniler Köyü’nde evlat edindiği Munise, bu dönemde güçlü kalabilmesini sağlayan temel etkenlerden bir tanesi haline gelir. Ancak, on dört yaşında o da ölünce, Feride “hangi ümide sarılsa elinde kaldığını, neyi severse öldüğünü” hisseder: Daha yirmi üç yaşına girmeden, gönlünün baştan başa bütün sevdiklerinin ölüleriyle dolduğunu” ifade eder.4

 


İncelediğimiz diğer "önemli karakterler" olsa da, Çalıkuşu büyük ölçüde tek karaktere, Feride'ye yoğunlaşan bir roman olarak tanımlanabilir. 
 
Anadolu yıllarında Feride’nin hayatını derinden etkileyen önemli bir özellik, kendisinin fiziksel güzelliği olur. Gittiği tüm şehirlerde, kendisine aşık olan, kendisiyle evlenmek isteyen kişilerle karşılaşan Feride, kendi içinde bunları reddetmekte bir sıkıntı yaşamaz. Ancak, bu “güzellik” sorunu, bu konuda naif kalan Feride’nin kabullenmek istediğinden daha ön plana çıkmaya başlar. Ç… Rüştiyesi’nde çalıştığı dönemde, sadece Feride’yi görmek için, akşamüstü kızlarını, kardeşlerini almaya mektep kapısına çok sayıda baba ve erkek kardeş gelmeye başlar.5 Bu ilgi miktarı, reddedilmeyi kaldıramayan, onu karmaşık planlarla ele geçirmeye çalışan ve arkasından konuşan onlarca insan, Feride’nin uzun süre aynı yerde kalmasına engel olur.
 
Popüler bir deyişle, “güzelliğin başa bela olduğu” bu durumlar, Feride’nin gittiği tüm şehirlerden ayrılmasının temel sebebi haline gelir. B…’dan Şeyh Yusuf Efendi’nin ölümü nedeniyle, Ç…’den Binbaşı Burhaneddin ve İhsan Bey nedeniyle, İzmir’deki mürebbiyeliğinden Cemil Bey’in davranışları nedeniyle ayrılmak zorunda kalır.
 
Feride’nin, tüm taliplerini reddetmesinin sebebi, aslında karakterinin temel özelliklerinden bir haline gelen bir aşk, eski nişanlısı Kamran’a duymaya devam ettiği sevgidir. Anılarını yazarken, aradan yıllar geçmiş olmasına karşın Feride sık sık Kamran ile ilgili yorumlar yapar. Bunlarda, çoğu zaman Kamran’ın ismini kullanmasa veya ondan nefret ettiğini söylese de, içinde duyduğu sevgi hayattan tam anlamıyla keyif almasına engel olur. Okuldaki öğretmen arkadaşlarından bir tanesi, Feride Hanım ile arasındaki mesafeli ilişkiyi şu şekilde ifade eder:
 
“Ah Feride Hanım, sizinle ne güzel iki arkadaş olabilirdik. Fakat nasıl anlatayım, siz o kadar neşeli, iyi, munis bir kız olduğunuz halde, yaşamak zevkini anlayamamışsınız".6
 
Gerçekten de, çocukluk yıllarındaki neşeli, hareketli tavırları hiçbir zaman değişmese de, Feride Kamran’ı hatırladığı için hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu bir şekilde yaşayamaz. Bu durum, defterinin son sayfalarını, sayfalarca adını anmaktan bile çekindiği Kamran’a ayırması ile de anlaşılır. Kamran’a sevgisini göstermekte zorlanan Feride, hayatta tek istediğinin Kamran tarafından çok sevilmek olduğunu ifade eder. 7
 
Alıntılar
 

s. 22

s. 93

s. 22

s. 469

s.378

s. 339

s. 479



 
Romanın yalnızca ilk ve son bölümlerinde görülmesine karşın, Feride’nin kendisine duyduğu aşk nedeniyle belki de en önemli karakteri haline Kamran, Feride’nin teyzesi Besime’nin oğludur.
 
Feride tarafından gençlik yıllarında “uslu, ağırbaşlı, çocukların arasına karışmaktan hoşlanmayan” bir karakter olarak betimlenen kuzeni, yalnız başına deniz kenarında dolaşan, ağaçların arasında kitap okuyan bir çocuktur.1 Bu sakin ve yalnız tavrına karşın, kadınlarla iyi ilişkiler kurmayı başaran Kamran, köşklerini ziyaret eden Neriman ile yaşadığı ilişki Feride tarafından görülünce kuzeni ile daha yakın bir ilişki sahibi olmaya başlar.
 
Feride’nin mizahi bir tonla “yere bakan, yürek yakan cinsinden sinsi bir sarı çıyan” olarak tanımladığı Kamran’a duyduğu ilgi de bu olayla başlar. Çocukluk yıllarından beri kuzeninin karşısında çekingen ve suskun kaldığını söylese de, bu olaydan sonra sessiz kalması karşısında aldığı hediyeler ve ziyaretler, ikisinin ilişkisini somut bir hale getirir.

 


Feride'ye göre Kamran:
Çapkın bir Sarı Çıyan
 
Kamran, Tekirdağ’da Feride’yle nişanlandıktan sonra sürekli olarak onunla baş başa romantik bir şekilde vakit geçirmenin yollarını arar. Ancak tüm uğraşları, kendisini bir türlü bu nişanlılık fikrine alıştıramayan Feride tarafından reddedilince, o da  Avrupa’ya gider ve Münevver adlı bir kadınla, “heyecanlı bir sergüzeşt” olarak tanımladığı bir ilişki yaşar. 2
 
Kamran’ın Feride’yi aldatması, roman boyunca takip ettiğimiz tüm olayların çıkış noktası olarak gösterilir. Ancak aradan on yıl geçmesine rağmen Kamran da Feride’yi unutamamıştır. Onun dışında yaşadığı tüm ilişkileri önemsiz detaylar olarak görür ve hayatında hiçbir şeyi Feride kadar sevmediğini açıkça dile getirir.3
 
Romanın büyük kısmında Kamran’ı takip etmediğimiz için, bu ifadenin kesin doğruluğunu teyit etmek de mümkün değildir. Ancak onun, Feride ile yaşadığı anıları biraz olsun yeniden hatrlayabilmek için on yıl sonra Tekirdağ’a gelmesi ve Feride kendisini terk edince evlendiği ve daha sonra kaybettiği eşi Münevver’in ölümünden çok, Feride ile birlikte olamadığı için üzülmesi, bu durumu bir ölçüde doğru gösteren etkenler olarak sıralanabilir.4

 
 
Alıntılar:

s.24
s. 483
s. 483
s. 484
Romanda Feride’nin hayatı açısından verilen en büyük mesaj; onun özgür ruhlu, kendi kendine yeten, çalışkan ve idealist bir kadın olduğu, fakat çevresindeki insanların art niyetleri ve kötülükleri nedeniyle bir türlü istediği hayatı kuramadığı yönündedir. Bu açıdan, B…’da, Ç…’de, İzmir’de ve Kuşadası’nda sürekli olarak arkasından işler çeviren, kötü niyetli insanlara rastlar.
 
Ancak, Analiz başlığının “Kurgu” sekmesinden daha detaylı okuyabileceğiniz gibi, romanın önemli özelliklerinden bir tanesi de Feride’yi zor durumdan kurtaran “rastlantı” ve “iyi insan”ların da sık sık görülmesidir. İsimsiz ve kalabalık gruplar, dedikodular, söylentiler ve şikayetlerle Feride’nin hayatını zorlaştırırken, “doğru zamanda doğru yerde” olan bazı karakterler ona yardımcı olur.
 
Bürokratik işleri çözmesini sağlayan Naime Hocanım ve Şahap Bey gibi karakterleri de örnek gösterebileceğimiz bu grup içinde en önemli karakter, şüphesiz Feride’nin daha sonra evlendiği Doktor Hayrullah olur.
 
Yine bir “tesadüf” eseri önce Zeyniler Köyü’nde tanışan bu iki karakter, daha sonra Kuşadası’nda tekrar bir araya gelir ve bu noktadan sonra hayatları birleşir. Hayrullah Bey, onu kendisinin varlığı nedeniyle çıkan dedikodulardan korumak için Feride’yle evlenir, ancak romandaki “kötü” erkek karakterlerin aksine, bir kere bile cinsel bir yaklaşımda bulunmaz.
 
Evliliklerinin ilk gününde, ne yapacağını tam bilemeyen Feride onun odasına gittiğinde, Hayrullah Bey kahkahalarla gülüp onu kapı dışarı eder. Ölüm döşeğinde Feride’ye zorla verdirttiği söz de, onun ailesi ile barışmasını ve on sene sonra Kamran ile bir araya gelmesini sağlayan en temel neden haline gelir.

Karakterin isminin anlamı bile, aslında romandaki varlık amacını belirleyecek şekilde seçilmiştir: Hayrullah ismi, "Allah'ın hayırlı kıldığı kişi" anlamına gelir ve bu isim, özellikle Feride'nin hayatı açısından düşünüldüğünde, karakter için ideal bir isimdir. 

 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon