Çalıkuşu Reşat Nuri Güntekin

Alıntı #1, Sayfa 38 
On üç, on dört yaşına gelen Katolik arkadaşlarım baharda Paskalya bayramında ilk Komünyonlarını yaparlar, etekleri yere değen beyaz ipek elbiseler, gelin duvaklarına benzeyen kucak kucak tüller örtünerek İsa Peygamber’e nişanlanırlardı. (…) Fakat ne yazık ki, bu töreni takip eden tatil aylarında hain arkadaşlarım, hemen nişanlılarına vefasızlık ederler, balmumu renkli, mavi gözlü İsa’yı, karşılarına ilk çıkan bir hatta birkaç genç erkekle aldatırlardı

Açıklama
Reşat Nuri Güntekin’in biraz da mizahi bir tonla ele aldığı bu konu, Feride’nin gittiği okulu ve arkadaşlarını daha iyi tanıtmanın ötesinde, onun arkadaşlarının “gönül maceralarına” nasıl bir gözle baktığını da açıklar.

Arkadaşları büyüyüp, erkeklerle ilgilenmeye başladıkları halde kendisi hala çocukluğunu yaşayan Feride, Kamran’a olan ilişkisinde de bu karakter özelliğinin zorluklarını yaşayacaktır.
 
Alıntı #2, Sayfa 163: 
Benim gibi kadınlar, hocalıktan ziyade, sanata heves etmeliymişler. Beyefendinin buyurdukları gibi istida ile şahadetname arasındaki farkı henüz anlamamış olduğuma göre hocalıkta muvaffak olacağım esasen şüpheliymiş. Fakat çalışırsam, mesela iyi bir terzi olur, hayatımı kazanırmışım.

Açıklama
Feride’nin İstanbul’dan Anadolu’ya gitme çabaları sırasında Maarif Müdürlüğü’ndeki bir görevliden duyduğu bu cümleler, Reşat Nuri Güntekin’in değindiği iki farklı temayı tek cümle içinde bir araya getirir: Kadınlara yaklaşım ve bürokrasi eleştirisi.

Bu iki eleştiri hakkında daha detaylı bilgi için, Analiz sekmesine göz atabilirsiniz. 
 
Alıntı #3, Sayfa 245: 
Fakat birçok kimse de memnun kalmamış. Anası dağlarda gezen bir yılan yavrusuna, bu kadar merhamet fazla imiş.
 
Açıklama
Feride, Zeyniler Köyü’nde gördüğü en yoksul, en zor hayatı yaşayan Munise’ye yardım etmek ister. Annesi babasını terk edip bir jandarma ile dağa kaçtığı için babası ve üvey annesi ile kalan, sürekli dayak yiyen ve aç bırakılan Munise, annesinden sonra ilk kez Feride tarafından gerçek anlamda sevilir. Ancak, Zeyniler’deki köy halkı, bu merhameti fazla bulur. Annesinin davranışı nedeniyle, Munise’yi bir “yılan yavrusu” olarak tanımlayan halk, ona verilen bir kıyafeti bile fazla görür.
 
Alıntı #4, Sayfa 375: 
Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş. Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de “mutlaka” isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.

Açıklama
Feride Ç… Rüştiyesi’nde çalıştığı sıralarda kendisine İhsan Bey adında genç bir yüzbaşı talip olur. Abdürrahim Bey’in evinde, açıkça kurgulanmış birkaç sahne sonrasında Feride’yi isteyen İhsan Bey, ondan ret cevabı alır, ancak genç subay, talip olduğu kadınla tanışma imkanı bulabildiği takdirde onunla evleneceğinden emindir. Hiç beklemediği bu cevap, Feride’nin de bu cümleleri yazmasına yol açar.
 
Alıntı #5, Sayfa 380: 
Gurbet kokusu! Bu kokuyu bütün ruhuyla koklamayanlar için ne manasız bir söz! Hayalimde yollar, gittikçe incelip mahzunlaşan, bitip tükenmez gurbet yolları uzanıyor, kulağımda geçen arabaların o ince yanık sesli çıngırakları ağlıyordu.
Ne vakte kadar yarabbi, ne vakte kadar? Niçin? Hangi emele yetişmek için?


Açıklama
Feride’nin Ç… Rüştiyesi’nden de ayrılmak üzere olduğunu anladıktan sonra bu hissettikleri, onun Anadolu’da geçen yıllarının bir özeti gibidir. Kendisi dışında gelişen olaylar nedeniyle hiçbir yerde uzun süre kalamayan Feride, gurbet fikrine artık alışsa da, bu yorgunluktan ne zaman kurtulacağını düşünmeden edemez ve kısa süre sonra, gerçekten Ç…’den de ayrılmak zorunda kalır.
 
Alıntı #6, Sayfa 397: 
Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat sanır mısınız ki dışarıda daha bahtiyar olacaklar? Hayır, buna imkan yok. Ben, öyle sanıyorum ki, bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar.

Açıklama
Feride’nin bu sözleri, aslında gerçekten “kuşlar” için söylenir. Ç… Rüştiyesi’nden ayrılırken, evinde beslediği kuşları okulun müdiresine teslim eden Feride, onların özgür bırakılmaları fikrine karşı çıkar. Ancak asıl ifade edilen, elbette Feride’nin kendi hayatı ve kendi yaşadıklarıdır. “Kuş” sembolü de, aslında, “Çalıkuşu” için, çok üstü kapalı bir sembol olarak görülemez.
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon