İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali

Alıntı #1, Sayfa 41: 
Bundan sonra ne yapılacağını ne anası, ne babası, ne hocaları, ne de herhangi bir kızın anası, babası ve hocası biliyordu. Herkes gibi onun da akıbetini tesadüfler tayin edecekti. (…) Demek hayat böyle bir iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanılmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?

Açıklama
Bu cümleler, Macide’nin Balıkesir’deki yaşamı anlatıldıktan hemen sonra, onun okulunu bitirdikten sonra yapacakları hakkında kurulur.
 
Yazarın hayatla ilgili yaptığı tespitler, romandan bağımsız olarak bile rahatlıkla okunabilir.
 
Ancak, kalın olarak vurguladığımız bölüm, aynı zamanda romanın ilerleyen bölümleri ile ilgili ipuçları da taşır. Zekasına ve hayal gücüne rağmen yaşayışına ve etrafında şekil verme arzusu yerine, yaşadığı hayatın ve muhitin etkilerinde kalmak, Ömer’in yaşayacağı hayatla birlikte de düşünülebilir. 
 
Alıntı #2, Sayfa 56: 
Onlar da bu oda gibi, bütün evleri gibi henüz nereye ait olduklarını bulamamışlardı. Onların içinde de besmele levhasıyla Sonya plağı yan yana duruyordu.

Açıklama
Ömer, Emine Teyze’sinin evinde kaldığı gün duvarda yer alan besmele levhası ile hemen yanında duran plakları tuhaf bir durum olarak görür.
 
Ailesinin “nereye ait olduğunu bulamadığını” söylemesi, bu açıdan hem doğru bir tespit, hem de, kendisi de aynı durumda olduğundan, ironik bir durum olarak görülebilir.
 
Alıntı #3, Sayfa 104: 
“(…)Hayret etmeyin… Ben sizi kendim kadar tanıyorum. Belki de daha iyi…” 

Açıklama
Romanın ilk bölümlerinde, Ömer ile Macide’nin aşkı, özellikle Ömer tarafından, büyük, ilahi, olağanüstü bir olaymış gibi değerlendirilir. Bu cümle, hem bu anlayışı, hem de Ömer’in Macide’yi etkilemek için yaptıklarını gösterir niteliktedir.
 
Zira, bu cümlelerin söylenmesine sebep olan, Macide’nin evden ayrıldığı gün, Ömer’in, “onu bir kez daha göreceğini bildiği için” sokakta beklemesidir. Macide’nin şaşkınlığına, onu kendisinden bile iyi tanıdığını söyleyerek cevap veren Ömer, daha sonra kendi içinde yaşanacakları nasıl önceden bildiğini de düşünür.
 
Her gece Macide’yi eve bıraktıktan sonra bir süre sokakta oyalanan, onun ışığını açmasını bekleyen Ömer, bu gece rutinin bozulmasından şüphelenmiş, Emine Teyze’yi tanıdığından bir şeylerin ters gittiğini anlamıştır. Dolayısıyla, işin içinde karşısındakini kendinden çok tanımayı, ilahi bir aşk cümlesi kurmayı gerektirecek bir durum aslında yoktur.
 
Alıntı #4, Sayfa 185: 
Şeytan nereye çağırırsa oraya… Bu dünyada başka türlü olmak neye yarar? Dünyayı bizim kayınbirader gibi adamlar istila etmiş… Benim gibi bir acizin debelenmesi fayda verir mi? (…) Bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek, ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin. 

Açıklama
Romanın başından beri her koşulda Ömer’e yardımcı olan, borç içinde olmasına karşın cebindeki tüm parayı Ömer’e vermekten bile çekinmeyen Hafız Efendi, Ömer kendisine şantaj yapınca bu cümleleri kurar.
 
Bunların utancını üzerinden atamayan Ömer, Hafız Efendi’den aldığı parayı Nihat’ın evine bırakınca, romanın sonundaki olaylar zinciri de başlamış olur.
 
Alıntı #5, Sayfa 246-47: 
Basit bir insan, mesela hiç okuması yazması olmayan bir köylü, (…) mesela Hasan Ağa, Hasan Ağa olarak düşünür, böyle yaşar. (…) Konuşurken karşında Hasan Ağa’dan başka kimse yoktur. Fakat bu efendilerin hiçbiri kendisi değildir. Fikir diye ortaya attıkları her şey, kafalarına rasgele doldurdukları hazmedilmemiş, acayip, birbirine zıt bilgilerin tahrip edilmiş şekillerinden ibarettir. Mesela Mehmet Bey’le asla Mehmet Bey olarak konuşmaya imkan bulamazsın. Siyasetten bahsedecek olsan karşında şu Fransız gazetesinin veya bu diktatörün nutkunu bulursun. (…) Çünkü hiçbirinde fikirler ve bilgiler şahsiyet haline gelmemiştir. Hiçbiri ukalalık etmek için malzeme toplamaktan başka bir şey düşünmemiştir. 

Açıklama
Bu cümle, Analiz bölümü altından daha kapsamlı olarak okuyabileceğiniz toplumsal eleştirilerin, Bedri tarafından yapılan bir “özeti” olarak okunabilir. 
 
Alıntı #6, Sayfa 249: 
Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? (…) İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik, ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey, hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. 

Açıklama
Romana ismini verecek kadar ön planda tutulan bir unsur, Ömer’in “içindeki şeytan” olarak tanımladığı bir ögedir.
 
Yaptığı her kötü davranışı içinde bulunan, kulağına fısıldayan bir şeytana atfeden Ömer, romanın sonunda bunun tembellikten, iradesizlikten, bilgisizlikten ve gerçeklerden kaçma çabasından başka bir şey olmadığı fikriyle yüzleşmeyi başarır. 
 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon