Şair Evlenmesi İbrahim Şinasi

Karakterler Üzerine Genel Bir Not
Müştak Bey
Hikmet Efendi
Ziba Dudu
Ebu'l-Laklaka
Şair Evlenmesi, özellikle metnin kısalığı nedeniyle çoğu zaman tamamlanmış, gerçek bir tiyatro eserinden çok bir tiyatro "denemesi" olarak tanımlanır.

Bu durum, oyunda karşımıza çıkan karakterlerin doğası üzerinde de etki sahibidir. Yalnızca birkaç sayfadan oluşan eserde, karakterlerin geçmişi ve özellikleri çok detaylı olarak sunulmaz. Bu nedenle oyundaki karakterleri incelerken bunların fazla detaylı, çok boyutlu karakterler olmadığı unutulmamalıdır.

Bununla birlikte, Şinasi oyunun geçtiği dönemde toplumda gerçekten bulunan, gerçekten karşımıza çıkabilecek "tipleri" konu alır. Özellikle Ziba Dudu ve Ebu'l-Laklaka gibi karakterler, bir karakter olmanın ötesinde oyunun toplumsal eleştirileri içinde de değerlendirilebilir. 
Müştak Bey, Şair Evlenmesi'nin ana karakteridir. 

Kumru Hanım ile evleneceği için oyunun başında oldukça mutlu olan Müştak Bey, kendisine hazırlanan "komplo"yu fark edince büyük bir panik yaşar, ancak arkadaşı Hikmet Bey sayesinde bu durumdan kurtulur ve yeniden mutlu ruh haline döner. 

Hikâye içindeki bu üç durumda da Müştak Bey hisleri tarafından kontrol edilen bir görüntüdedir. İlk sayfalarda mutluluğunu gizleyemeyen damat, Kumru Hanım'ın ablasıyla evleneceğini öğrendiğinde bir şok yaşar, panik içinde Ziba Dudu ve Ebu'l-Laklaka'yı ikna etmeye çalışır. Arkadaşı Hikmet Bey olmasa, kendisi sakin kalamadığı ve duruma nasıl tepki vereceğini bilemediği için Sakine Hanım ile evlenmesi kaçınılmaz olacaktır. 

Hikmet Bey durumu çözüp arkadaşını kurtardığında Müştak Bey eski durumuna döner. Bu sefer de amacına ulaşan ve ilk sayfalardaki mutluluğunu yeniden yaşamaya başlayan ana karakter, bu mutluluğu borçlu olduğu Hikmet Efendi'yi yanından savıp, yeni evlendiği karısıyla birlikte olmak için elinden geleni yapar, yaptığı hatalardan ders çıkarmayı ve arkadaşını dinlemeyi reddeder. 

Müştak Bey'in duygularının etkisiyle hareket etmesi; oyunun kurgusunun daha canlı şekilde aktarılabilmesine, yaşanan hikayenin komedisinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. 

Oyundaki pek çok karakter gibi, Müştak Bey hakkında da fazla detaylı bilgiler verilmez. Onun karakteri ile ilgili en çok şeyi öğrendiğimiz bölüm, ana karakterin kendi kendine konuştuğu "Üçüncü Meclis" olur. Aşağıdaki bölümden okuyabileceğiniz gibi, Müştak Bey gelecekte eşinin kendisinden parayla ilgili büyük taleplerde bulunmamasını umar:
 

Fakat insan kısmının yediği bir yem vardır ya adına para derler. Eğer ondan isteyecek olur ise mesela! Ey ne olmuş, ben de elimden geleni esirgemem. Ya verebileceğim şey çok mu? Topu bir teselli, bir de yüzgörümlüğü. Nasıl etmeli? Adam sen de. O da kolay. Şöyle birkaç beyit veriveririm vesselam: 

 

Bir kumrusun sen
Tab’a muvafık
Yapsam yuvanı
sinemde layık

Can u gönülden
ben oldum aşık
Yapsam yuvanı
sinemde layık 

 

Bu cümlelerden, Müştak Bey'in maddi anlamda çok zengin olmadığı, ancak sevgilisi için beyitler yazabilecek bir şair olduğu anlaşılır. Ana karakterin bu özelliği de, kitabın adının "Şair Evlenmesi" olmasına bir başka neden oluşturur. 

Oyunun ana karakteri Müştak Bey'in arkadaşı olarak gördüğümüz Hikmet Efendi, Şair Evlenmesi'ndeki en "mantıklı" karakter olarak tanımlanabilir. Bu tanım içinde Hikmet Bey'in kendi davranışları kadar oyunun diğer karakterlerinin durumları da önemli rol oynar. 

Romandaki diğer önemli karakterlerin bu durumları, Hikmet Bey'in kurgu içindeki en "mantıklı" insan olarak gözükmesini sağlar.
 
Oyunun yalnızca başında ve sonunda gözüken Hikmet Efendi, nikahı kıyan Ebu'l-Laklaka'ya verdiği rüşvet sayesinde işlerin yoluna koyulmasını, Müştak'ın istediği gibi Kumru Hanım ile evlenmesini mümkün kılar. Bu davranışı kelimenin gerçek anlamıyla "etik" olmasa da, Hikmet Efendi'nin toplumda işlerin nasıl ilerlediğini ve böyle bir durumda ne yapması gerektiğini bildiğini gösterir. 

Bir karakter olarak bu özellikleri taşımasının yanı sıra, Müştak Bey - Kumru Hanım Evliliğini mümkün kılması, Hikmet Efendi'yi oyunun mutlu son ile bitmesini sağlayan önemli bir kurgu ögesi haline de getirir.
Ziba Dudu, Şair Evlenmesi'nin olumsuz karakterlerinden bir tanesidir. 



Ziba Dudu ismindeki "Ziba" kelimesi "süslü, güzel" anlamına gelir.



Kitabın girişindeki karakterler bölümünde, Ziba Dudu bir "kılavuz" olarak tanımlanır. İki kişi arasında yapılan evlilikleri düzenlemekle sorumlu olan "kılavuzlar", Şair Evlenmesi'ndeki toplumsal eleştirilerin de merkezinde yer alır. Ziba Dudu, oyunun ana karakteri Müştak Bey'i Kumru Hanım ile değil, onun çirkin ve ihtiyar ablası Sakine Hanım ile evlendirmeye çalışır. Bu sayede ailenin - kimsenin evlenmek istemeyeceği - büyük kızı da evlendirilmiş olacak, zaten genç ve güzel olan Kumru Hanım'a başka bir talip bulunacaktır. 

Ziba Dudu'nun bu girişimi Hikmet Efendi tarafından engellense de oyunda kendisiyle ilgili eleştiriler satır aralarında da bulunabilir. Örneğin, Beşinci Meclis'te Sakine Hanım ile evlenmeyi reddetmesi durumunda hapse atılacağını ve orada "eziyetler çekeceğini" söyleyen Ziba Dudu'ya Müştak Bey şu şekilde cevap verir:
 

"Adam sen de! Sayende peyda etdiğim borçlularımın duası berekâtıyla pekâla sapasağlam yaşarım."
 

Bu alıntı, Ziba Dudu'nun yaptığı kılavuzluk karşılığında Müştak Bey'den onu borçlandıracak miktarda para aldığını, hileli nikahı buna rağmen tertip ettiğini gösterir. 
Oyunun olumsuz ve "komik" karakterlerinden bir başkası, Müştak Bey ile Sakine Hanım arasındaki nikahı kıyan Ebu'l-Laklaka'dır.


 Ebu'l-Laklaka ismi, yazar Şinasi'nin bu karaktere olumsuz yaklaşımını ortaya koyar. Arapça bir tamlama şeklinde yazılan bu isimde "Ebu" "babası", "Laklaka" ise "lak lak yapan, gevezelik yapan" anlamına gelir. Dolayısıyla bu karakterin adı Türkçeye "Laklakçının Babası" olarak çevrilebilir. 


Ebu'l-Laklaka oyuna ilk girdiğinde, "olumsuz" bir karakter olması Ziba Dudu ile işbirliği içinde olmasından kaynaklanıyormuş gibi gözükür. Ancak Sakine Hanım ile Müştak Bey arasındaki evliliğin mutlaka geçerli kalması gerektiğini savunan bu karakter, Hikmet Bey kendisine rüşvet verince bir anda fikrini değişitirir ve Müştak Bey'in tarafını tutmaya başlar. 

Bir din adamı olarak böyle bir şeyden özellikle uzak durması gerekirken, Ebu'l-Laklaka önerilen rüşveti doğrudan "Yan cebime koy" diyerek kabul eder. Oyun boyunca tavır ve davranışları, Ebu'l-Laklaka'yı kitabın önemli toplumsal eleştirilerinden bir tanesinin merkezine yerleştirir. 

Batılılaşmış bir aydın olan Şinasi'nin, davranması gerekenin aksi yönünde davranan din adamını bu şekilde eleştirmesi, Osmanlı toplumundaki Doğu - Batı İkileminin de bir boyutu olarak görülebilir.
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon