Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanındaki en önemli karakter, hikayeyi gözünden takip ettiğimiz Anlatıcı’dır. On beş yaşında, hasta bir genç olarak tanımlanan Anlatıcı’nın yaşadıkları, hissettikleri ve gözlemleri, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanını oluşturur.
Anlatıcı, romanın başından itibaren iyi niyetli, nazik, hayatındaki zorluklara rağmen yaşamayı sürdüren bir karakter olarak karşımıza çıkar. Romanın başında bacağının tekrar ameliyat edilmesi gerektiğini, sakat kalabileceğini öğrendiğinde, bu bilgiye kendisi üzülme fırsatı bulmadan annesinin iyiliğini düşünerek ona söylememe kararı verecek kadar düşünceli birisi gibi gözükür.
Peyami Safa’nın ana karakteri, psikolojik olarak zaman zaman güçlü, zaman zaman ise zayıf bir profil çizer. Romanın başında, çocuk hastanesinde herkesin aksine tek başına, kendi başının çaresine bakan, güçlü bir figür gibi gözükür.1 Doktorların kendisine koltuk değneği kullanmasını, hatta hasta bacağını hiç kullanmamasını söylemesine rağmen, o her yere yürüyerek gitmeye, kimseye yük olmadan yaşamaya çalışmaya devam eder.
Fakat pek çok açıdan da, psikolojik olarak zayıf bir karakterdir. Doktorlar, hastalığının hastalığı ile ilgili yorum yapıp, ona dinlenmesini tavsiye ederken, bu dinlenmenin hem fiziksel, hem de ruhsal olması gerektiğini açıkça söyler.2 Anlatıcı, Nüzhet ile ilgili negatif gelişmeler yaşandığı günlerde gece uyumakta güçlük çeker. Hastalığının en çok ilerlediği an, Nüzhet ve Paşa ile tartışarak onların evinden ayrıldığı andır. Bu doğrultuda, psikolojik olarak ne kadar zayıf düşerse, hastalığının da onu o kadar etkisi altına aldığı söylenebilir.
Anlatıcı’nın karakteri ile ilgili belki de en ilginç nokta, Dr. Ragıp’ın da katıldığı akşam yemeğinde söyledikleri ve düşündükleridir. Roman genelinde politik ve sosyal görüşleri ile ilgili çok az bilgi verilen Anlatıcı, Fransızca – Almanca tartışmasında fikri sorulduğunda bir anda hiddetlenerek Türkçe varken bunların hiçbirisine gerek olmadığını savunur. Nüzhet’in aşkı için rekabet ettiği Dr. Ragıp ile çekişmek istemesi anlaşılabilir olsa da, romanın başından beri iyi anlaştığı Paşa’ya bile sert cevaplar vermesi, hatta içinden onun ve onun gibilerin “kafasının kesilmesinin gerektiğini” düşünmesi, Anlatıcı’nın karakterinin en ilginç noktalarını teşkil eder.31s.7 2s.64 3s.71
Paşa’nın on dokuz yaşındaki kızı Nüzhet, romanda Anlatıcı’nın aşık olduğu kız olarak resmedilir ve karakteri bunun fazla ötesine gitmez. Anlatıcı’ya göre daha rahat, daha endişesiz ve daha mutlu bir hayat süren Nüzhet, özellikle romanın ilk yarısında Anlatıcı’nın kendisine gösterdiği ilgiye karışılık verir.
Fakat, annesinin onu Anlatıcı’dan uzaklaştırma çabası ve Dr. Ragıp ile yenilen akşam yemeğinde çıkan kavga, Nüzhet’i ondan uzaklaştırır.
Nüzhet’e talip olan ve romanın sonunda onunla evlenen Dr. Ragıp, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda gerçek anlamıyla bir karakterden çok, Anlatıcı’nın psikolojisinde etki sahibi olan bir faktör olarak kullanılır. Dr. Ragıp’ın sevdiği kız ile evlenme ihtimali, hastalığının yanında Anlatıcı’nın en büyük derdi olur.
Anlatıcı, Paşa tarafından fikri sorulduğunda Dr. Ragıp’ı “kurnaz, basit” bir adam olarak tanımlar, hatta aslında “hilekar” kelimesini kullanmak istediğini fakat kullanamadığını açıklar: Ona göre Ragıp Bey, yalnız menfaatlerini sayacak kadar hesap bilir ve asla Nüzhet’i mesut edebilecek birisi değildir.1
Bu fikirlerin sadece kısa bir görüşmeden sonra nasıl oluştuğunu sorgulamak faydalı olabilir. Üstelik, bu görüşme sırasında Dr. Ragıp Anlatıcı’nın hastalığıyla ilgilenmiş, bu konuyla ilgili ona yardımcı olmaya çalışmış, Anlatıcı’nın başkaları etrafında bu konudan bahsetmek istemediğini anladığında ise kibarca konuyu değiştirmiştir.
Bu görüşlerin Dr. Ragıp hakkında kesin doğruları yansıtmasından daha makul olan düşünce, Anlatıcı’nın kendi aşık olduğu kızla evlenmek isteyen adama doğrudan olumsuz bir şekilde yaklaşma dürtüsü olabilir.
Fakat Peyami Safa, Dr. Ragıp karakterini detaylandırmaz ve bu soru işaretini kaldırmak için herhangi bir ipucu vermez.1s.65
Yazar : Peyami Safa
Yayınevi : Cumhuriyet Gazetesi
Yılı : 1929
Kullanılan Baskı : Ötüken Neşriyat, 33.Baskı, 1999
Sayfa Sayısı : 109