Efruz Bey Ömer Seyfettin

Alıntı #1, Sayfa 2: 
Pek gençti. Pek yakışıklıydı. Pek kibardı. Pek zengindi. Pek alimdi. Pek edîbdi. Kimin nesi olduğunu kimse bilmiyordu. Ama herkes onun görünen şekline inanıyor, ihtiramda kusur etmiyordu. Son numara bir moda gazetesinden canlanarak hayata fırlamış canlı bir resim kadar şıktı. 

Açıklama
Romanın henüz ikinci sayfasında yer alan bu alıntı, Ahmet Bey'i tanıtan ilk cümlelerden bir tanesidir. Ahmet Bey her şeyden önce görünüşle, “şekil”le ilgilenen; gerçeklerin ne olduğunu fazla önemsemeyen bir kişidir. 
 
Ana karakterin bu özellikleri, romanda anlatılan hikâyenin yaşanabilmesi için elzemdir. 
 
Alıntı #2, Sayfa 14: 
Ah şimdi hürriyet olmasa, eski istibdad zamanı olsa ona kaç yaşında olduğunu soracak; “Yirmi dört yaşındayım!” cevabını alınca, projesini kaç yaşındayken yaptığını tekrar soracakdı... 

Açıklama
Ahmet Bey, kitabın başında Meşrutiyet’i kendisinin ilan ettiğini iddia ederken akıl almaz yalanlar söyler. Sulukule’de gizli gizli buluştukları bir ahıra on altı bin kişi sığması ve henüz yirmi dört yaşında olmasına rağmen yirmi yıldır Yıldız Sarayı’na ulaşmak için bir tünel kazması gibi yalanlar, heyecanlı tavrı ve diğer memurlardan gördüğü destek nedeniyle sorgulanmaz. 
 
Alıntı #3, Sayfa 32: 
Mesela her ay annesinin verdiği on beş lira ile kalemden aldığı iki bin beş yüz kuruştan başka on para bir geliri olmadığı halde kendine bir zengin, bir milyoner süsü verir, tanıştıklarının hepsi de onu zengin tanırlardı. Zamanenin ne kadar büyük adamı varsa hepsini tanır ve evlerine gider, sofralarında kalır gibi görünürdü. (...)

Halbuki bunların hiçbirisinin aslı yoktu. Yalnız büyük adamlara mensub görünmekle kalmaz; cesur, şair, edib, feylesof, alim, derviş, pehlivan, tamburacı, damacı filan... görünmek ister, hem de görünürdü. Kalemde küçüklerin yanında hep kendine “Esrâr-âlûd bir Jön Türk” süsü verir, bir satırını görmediği halde Namık Kemal’in bütün eserlerini okuduğunu söyler, aklında kalmayan bazı şiirlerini bile ezberden okurdu. Hatta şehit Mithad Paşa’nın kanlı gömleğinin evinde saklı olduğunu rast geldiğine bir sır olmak üzere söyler, bu sırrı saklayacaklarına peşinen yeminler ettirirdi. Herkesi inandırmakda son derece mahirdi. Çünkü görünmek, caka satmak istediği şeyin aslına hiç ehemmiyet vermezdi. Onun ehemmiyet verdiği şey, yalnız öyle görünmekdi... ​


Açıklama
Ömer Seyfettin, romanın ortalarına doğru Ahmet Bey'in karakteri ile ilgili bu ek bilgileri verir. Bir anlamda ilk alıntıda ifade edilen fikirlerin daha detaylandırılmış halleri olarak okuyabileceğiniz bu cümleler, Ahmet Bey'in kişiliğini net bir şekilde ortaya koyar. 
 
Alıntı #4, Sayfa 44: 
- Vatandaşlar! İçinizde bazı cahiller bana Çerkez diyorlarmış! Hayır. Ben Çerkez değilim. Ben hiçbir milletten değilim. Ben Efruz Bey’im! Ben hürüm! Ben herkese müsâviyim! Siz daha hürriyeti anlamamışsınız. Hürriyet demek Kanun-i Esasî demektir! Kanun-i Esasî, “bilâ tefrîik-i cins ü mezheb” demektir! “Bilâ tefrîk-i cins ü mezheb” ne demektir? Biliyor musunuz? (…)- Pekala. Söyleyeyim: “Hiçbir cins hiçbir mezhep yok!” demektir. (…)-İnsan hür olunca müsâvi olur. Müsâvi olunca kardeş olur. Din farkı, millet farkı kalmaz. Hürriyet karşısında böyle şeylerin hiç ehemmiyeti yoktur. Hele “milliyet” kadar budalalık olamaz. Sakın böyle bir iddiada bulunmayınız, insanların hepsi hürdür. Kardeştir. Müsâvidir. Artık ayrılmaya mana var mıxz? Birbirinizin lisanını bilmiyorsanız “esperanto” dilini öğreniniz. Haydi, hepiniz birleşiniz! Öpüşünüz. Sevişiniz. “Bilâ-tefrîk-i cins ü mezheb” bayrağının altına gelmeyenler müstebitlerdir. Onlar bizim düşmanımızdır. Bırakınız onları mabetlerine gitsinler. Bizim cinsimiz, bizim mezhebimiz birdir: İnsanlık... Haydi öpüşünüz. Vâhî fikirleri, bâtıl itikatları vahşilere, yamyamlara bırakınız. Medeni olmaya çalışınız... 

Açıklama
"Efruz" Bey'in bir hürriyet kahramanı olarak görüldüğü sıralarda attığı bu nutuk, onun savunduğu veya savunuyormuş gibi gözüktüğü görüşleri de ortaya koyar. Arka Plan sekmesinden daha detaylı okuyabileceğiniz gibi "Bilâ tefrîk-i cins ü mezheb" ifadesini aşırı uçlara çeken ana karakter, Ömer Seyfettin'in eleştirdiği bazı toplumsal görüşleri de ortaya koyar.
 
Alıntı #5, Sayfa 56: 
Üç gün evvelki hayatının her tarafını ona söylettiler. Sonra onun, “hiçbir şeyden haberi olmadığını” sırf gösteriş, sırf nümayiş, sırf satış için bu kadar gürültüye sebebiyet verdiğini anlayınca hepsi birden kahkahalarla gülüşmeye başladılar. 

Açıklama
Romanın sonu, ilk sayfalardan beri Meşrutiyet'in ilanını sahiplenen "Efruz" Bey'in İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından sorgulanması ile gerçekleşir. Meşrutiyet'in asıl mimarları olan bu kişiler, başta Efruz Bey'i ciddiye alıp anlamaya çalışsalar da sonunda onun sadece bir şarlatan olduğunu anlayıp serbest bırakırlar. 
  
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon