Hala Güzel Nabizade Nazım

Zaman ve Mekân
Kurgu, Dil ve Anlatı Üslubu
Toplumsal Konular?

 
Nabizade Nazım, Hâlâ Güzel’de zaman ve mekân açısından oldukça açık bir anlatı oluşturur. Hikâyede verilen detaylardan kitabın geçtiği zaman ve mekân rahatlıkla anlaşılabilir. 
 
Yazar, hikâyede “dairesel” olarak tanımlayabileceğimiz bir zaman yapısı kullanır. Kitabın ilk satırları Safder’in yaşlılık günlerini anlatsa da daha sonra onun gençliğine yoğunlaşır ve Fahriye Hanım ile evliliğini merkeze koyar. Bu evliliğin nasıl başladığı, nasıl ilerlediği ve nasıl sona erdiği anlatıldıktan sonra anlatı yeniden başladığı noktaya döner ve Safder ile Fahriye arasındaki buluşma ile kitap sona erer. Bir başka deyişle, Safder’in yaşlılık günleri ile başlayan öykü; yine onun yaşlılık günleriyle sonuçlanmış olur.
 
Eserin bu iki “zamanı” hikaye içinde net olarak belirtilmez. Öyle ki Nabizade Nazım, Fahriye’nin babası Ahmet Bey’in Safder’e gönderdiği mektubu bilinçli olarak yılı boş bırakarak paylaşır.[1] Bununla birlikte verilen detaylar ve anlatılan yaşam tarzı; hikâyenin büyük ölçüde yazıldığı dönemde, on dokuzuncu yüzyılda İstanbul’da, geçtiğini anlamamızı mümkün kılar. 
 
Mekân konusunda ise böyle bir tutum yoktur. Hikâye açısından önem taşıyan yerler; örneğin Safder ile Fahriye’nin tanıştığı mesire yeri, evlendikten sonra ev aradıkları bölge ve sonuç olarak yaşamayı tercih ettikleri semt açıkça ifade edilir. 
 
Bütün bunları daha detaylı bir şekilde incelemek için, yukarıdaki haritayı kullanabilirsiniz.

Dipnotlar
 
[1]S. 11
Nabizade Nazım, Hâlâ Güzel’de oldukça basit ve klasik bir öykü yapısı kullanır. Üç bölümden oluşan hikâye, yalnızca önemli olaylara ve dönemlere yoğunlaşarak oldukça geniş bir zaman aralığını kısaca okuyucuya aktarır. Hikâyeye Safder’in yaşlılık günlerinde başlayan yazar, daha sonra onun gençliğine döner ve hikayeyi başladığı noktaya yakın bir yerde, Safder ile Fahriye’nin boşandıktan dokuz sene sonra buluşması ile bitirir.[1]
 
Aşağıdaki şemada, hikâyenin akışının üç bölüm üzerinden nasıl ilerlediğini görebilirsiniz:
 

Bölüm

Anlatılan Konu

Bölümün Amacı

1 Safder ve Fahriye'nin tanışması, flört, evlilik Ana karakterleri ve hikayenin konusunu okuyucuya aktarmak
2 Safder ve Fahriye'nin evliliğinin ilk günleri, mutlulukları Safder ve Fahriye'nin mutlu günlerini, Safder'in aşkını göstererek trajik sonun etkisini arttırmak
3 Fahriye'nin Safder'den uzaklaşması, Emin ile evlilik, dokuz yıl sonra ilk buluşma, iki karakterin mutsuzluğu İki karakterin son buluşmasını göstererek trajik bir finale ulaşmak

Nabizade Nazım, kitapta – özellikle günümüz standartları için – edebi ve ağır olarak tanımlanabilecek bir dil kullanır. Ancak yazarın bu eseri kaleme aldığı dönemin günümüzden yaklaşık yüz otuz sene öncesi olduğu unutulmamalıdır. Günümüz bakış açısından oldukça ağır bir dil yapısı kullansa da, Nabizade Nazım kendi döneminde edebiyatta ve dilde yenilik çalışmaları yapan yazarlardan bir tanesidir. Karabibik ve Zehra gibi, Türk edebiyatında farklı açılardan ilkleri oluşturan kitapları yazmış olması, yazarın bu özelliğini vurgulamak açısından faydalı olabilir. 
 
Dipntolar
[1]S. 23
Arka Plan bölümünde de ifade ettiğimiz gibi Hâlâ Güzel, gerçek anlamda toplumsal konulara eğilen bir kitap değildir. Nabizade Nazım’ın buradaki temel amacı; okuyucunun hislerine hitap edecek, trajik bir aşk hikayesi anlatmaktır. 

Bu bilgiye rağmen kitabın metni içinde yer alan bazı detaylar toplumsal bir bakış açısıyla okunabilir. Birbirini gerçekten severek evlenen Fahriye Hanım ile Safder’in evliliği, Fahriye Hanım yüzünden bozulur. Safder eşini ilk günkü gibi sevmesine rağmen Fahriye Hanım önce oğulları Fahri’nin doğumuyla kocasından uzaklaşır, daha sonra da sık sık sokağından geçen Emin’e âşık olarak onunla evlenir. 

Bu durum mutsuz bir aşk hikâyesinden daha fazlası değilmiş gibi gözükse de, Tanzimat döneminde pek çok yazar aşk hikayelerini, bozulan evlilikleri toplumsal mesajlar vermek amacıyla kullanmıştır. Namık Kemal’in Zavallı Çocuk ve Şemseddin Sami’nin Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat eserleri bunun iyi örnekleri olarak gösterilebilir. 

Nabizade Nazım hikayenin 21. ve 22. sayfalarında Fahriye'nin başka birine âşık olmasını "ayıplamamak gerektiğini", bunun onun kontrolü dışında gelişen bir durum olduğunu ifade eder. Bu nedenle, eserin yazarı aslıdna Fahriye'ye karşı olumsuz bir tavır içinde değildir. Bununla birlikte, Safder’den ayrılıp Emin Bey ile evlendikten sonra, Fahriye’nin hayatında hiçbir şey istediği gibi gitmez. Yeni evliliğinin ardından doğan oğlu Lütfi, henüz dokuz aylıkken hayatını kaybeder. Bunu kısa süre içinde kocası Emin’in ve anne – babasının ölümü takip eder. 

Bir başka deyişle; kendisini çok seven, her istediğini yapan kocası Safder’den ayrılan Fahriye, oğlu Fahri hariç kendisini hayatta tamamen yalnız bulur. Safder’in her şeye rağmen bir evlilik yapıp iki çocuk sahibi olması, Fahriye’nin ise Safder’den ayrıldıktan sonra hiç kimseye sahip olamaması, ortaya çıkan "ilahi" bir adalet olarak değerlendirilebilir. 

İyi ve sağlıklı bir evlilik hayatını çok önemseyen Tanzimat yazarlarının genel tutumuyla birlikte düşünülebilecek olsa da Nabizade Nazım’ın bu mesajı çok net bir şekilde verdiği söylenemez. Bu bölümde paylaştığımız bakış açısı; gerçek anlamda toplumsal bir içeriği olmayan bir eseri, toplumsal bir bakış açısıyla değerlendirmek için “ek” bir çaba olarak gösterilebilir. 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon