Alıntı #1, Sayfa 4:
Ah gençlik, gençlik! Senin her yeni cilven, hayat denilen şu karmakarışık ve karanlığın hüküm sürdüğü yeri aydınlatarak yorgun gözlerin kaygısını gidermemiş olsaydı biz bu yaşayışından ne beklerdik? Aydınlatması, fırtına bulutları arasından yalpırdayan şimşekler kadar süreksiz, korkunç görünse bile bir hayat keşmekeşi ile yorulmuş, etrafını saran yoğun karanlık içinde bunalmış kalmış olan gönüller için birer ümit ışığı sayılır.
Açıklama
Hikâyenin ilk sayfalarında gençlik günlerini özlemle hatırlayan Safder'in bakış açısıyla yazılan bu cümleler, Nabizade Nazım'ın hikâye boyunca kullandığı ağdalı, süslü dile iyi bir örnek oluşturur.
Ah gençlik, gençlik! Senin her yeni cilven, hayat denilen şu karmakarışık ve karanlığın hüküm sürdüğü yeri aydınlatarak yorgun gözlerin kaygısını gidermemiş olsaydı biz bu yaşayışından ne beklerdik? Aydınlatması, fırtına bulutları arasından yalpırdayan şimşekler kadar süreksiz, korkunç görünse bile bir hayat keşmekeşi ile yorulmuş, etrafını saran yoğun karanlık içinde bunalmış kalmış olan gönüller için birer ümit ışığı sayılır.
Açıklama
Hikâyenin ilk sayfalarında gençlik günlerini özlemle hatırlayan Safder'in bakış açısıyla yazılan bu cümleler, Nabizade Nazım'ın hikâye boyunca kullandığı ağdalı, süslü dile iyi bir örnek oluşturur.
Alıntı #2, Sayfa 17:
Mehtaplı gecelerde bahçede saatlerce dolaşırlar ve bu müddet zarfında hemen hiç ağız açmayıp, yalnız kendi hislerinin manevi ahengini dinlerlerdi. Birer kollarıyla birbirinin beline sarılmış oldukları halde hemen yanak yanağa denecek kadar bir samimiyetle ile yürürlerdi. Arada sırada çıkardıkları sesler ise, “İki gözüm!”, “Mini minim!” gibi nazlı hitaplar, şükreden veya arzulu çığlıklardan ibaret kalırdı.
İkisi de bu mutluğun tadının uzayıp gideceğine kanmıştı. Gafil gençler.
Açıklama
Hikâyenin ikinci bölümü tek bir konuya odaklanır. Kısa bir flört döneminin ardından evlenen Safder ve Fahriye, evliliklerinin ilk yıllarını büyük bir mutluluk içinde geçirir. İkinci bölüm boyunca bu mutlu evliliği aktaran anlatı, bu cümleler ile sona erer.
Nabizade Nazım, bu bölümle okuyucuyu üçüncü bölümde yaşanacak trajik duruma da hazırlamış olur.
Mehtaplı gecelerde bahçede saatlerce dolaşırlar ve bu müddet zarfında hemen hiç ağız açmayıp, yalnız kendi hislerinin manevi ahengini dinlerlerdi. Birer kollarıyla birbirinin beline sarılmış oldukları halde hemen yanak yanağa denecek kadar bir samimiyetle ile yürürlerdi. Arada sırada çıkardıkları sesler ise, “İki gözüm!”, “Mini minim!” gibi nazlı hitaplar, şükreden veya arzulu çığlıklardan ibaret kalırdı.
İkisi de bu mutluğun tadının uzayıp gideceğine kanmıştı. Gafil gençler.
Açıklama
Hikâyenin ikinci bölümü tek bir konuya odaklanır. Kısa bir flört döneminin ardından evlenen Safder ve Fahriye, evliliklerinin ilk yıllarını büyük bir mutluluk içinde geçirir. İkinci bölüm boyunca bu mutlu evliliği aktaran anlatı, bu cümleler ile sona erer.
Nabizade Nazım, bu bölümle okuyucuyu üçüncü bölümde yaşanacak trajik duruma da hazırlamış olur.
Alıntı #3, Sayfa 21 - 22
Hakikaten biçare kadın! Gönül hallerinden ve aşkın kadınlar üzerindeki sihirli etkilerinden haberdar olanlar Fahriye’de ister istemez baş gösteren şu ikinci aşkı kendisini ayıplama için bir vesile olarak görmezler. İşte Safder de bu kafada bir adamdı.
Açıklama
Oğlu Fahri'nin doğumu ve Safder'in Avrupa'ya gitmesi, Fahriye'yi kocasından uzaklaştırır ve bu uzaklaşmanın sonunda Fahriye başka birisine, Emin'e âşık olur. Ancak ne Nabizade Nazım, ne de kocası Safder bu durum nedeniyle Fahriye'yi yargılayan bir tutum içindedir. Safder, hâlâ sevdiği karısının bir başkasına aşık olduğunu öğrendikten sonra durumu kabullenir ve başka bir eve taşınarak ondan ayrılır.
Hakikaten biçare kadın! Gönül hallerinden ve aşkın kadınlar üzerindeki sihirli etkilerinden haberdar olanlar Fahriye’de ister istemez baş gösteren şu ikinci aşkı kendisini ayıplama için bir vesile olarak görmezler. İşte Safder de bu kafada bir adamdı.
Açıklama
Oğlu Fahri'nin doğumu ve Safder'in Avrupa'ya gitmesi, Fahriye'yi kocasından uzaklaştırır ve bu uzaklaşmanın sonunda Fahriye başka birisine, Emin'e âşık olur. Ancak ne Nabizade Nazım, ne de kocası Safder bu durum nedeniyle Fahriye'yi yargılayan bir tutum içindedir. Safder, hâlâ sevdiği karısının bir başkasına aşık olduğunu öğrendikten sonra durumu kabullenir ve başka bir eve taşınarak ondan ayrılır.
Alıntı #4, Sayfa 25:
Safder’in gözleri ister istemez Fahriye’nin yüzüne yöneldi. Yine derhal yere indi.
Şu hızlı bakış, Safder’in heyecanını arttırmış oldu. İçinden “Hâlâ güzel” demişti.
Evet Fahriye hâlâ güzeldi. Yaşı kırka varmış, bunca hüzün ve üzüntü çekmiş olduğu halde yine hâlâ güzeldi. Belki daha semizleşmiş, rengi daha açılmıştı.
Açıklama
Ayrıldıktan sonra dokuz sene boyunca birbirini görmeyen Fahriye ve Safder, oğulları Fahri'nin geleceğini tartışmak için tekrar bir araya gelir. Bu görüşme sırasında Safder, hâlâ sevdiği Farhiye'nin yüzüne bakmamak için büyük bir çaba gösterir ve ancak Fahriye ona neden kendisine bakmadığını sorduğunda kafasını kaldırır.
Safder'in Fahriye'yi tekrar gördüğünde düşündüğü iki kelime, bu hikâyeye de adını veren "Hâlâ Güzel" olur.
Safder’in gözleri ister istemez Fahriye’nin yüzüne yöneldi. Yine derhal yere indi.
Şu hızlı bakış, Safder’in heyecanını arttırmış oldu. İçinden “Hâlâ güzel” demişti.
Evet Fahriye hâlâ güzeldi. Yaşı kırka varmış, bunca hüzün ve üzüntü çekmiş olduğu halde yine hâlâ güzeldi. Belki daha semizleşmiş, rengi daha açılmıştı.
Açıklama
Ayrıldıktan sonra dokuz sene boyunca birbirini görmeyen Fahriye ve Safder, oğulları Fahri'nin geleceğini tartışmak için tekrar bir araya gelir. Bu görüşme sırasında Safder, hâlâ sevdiği Farhiye'nin yüzüne bakmamak için büyük bir çaba gösterir ve ancak Fahriye ona neden kendisine bakmadığını sorduğunda kafasını kaldırır.
Safder'in Fahriye'yi tekrar gördüğünde düşündüğü iki kelime, bu hikâyeye de adını veren "Hâlâ Güzel" olur.
