Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali

 
Raif Efendi
Maria Puder
Anlatıcı
Kitabın ilk elli sayfası haricinde,  romanın ana karakteri ve asıl anlatıcısı Raif Efendi’dir. Baba mesleği olan sabunculuğun modern yöntemlerini öğrenmek için Berlin’e giden Raif Efendi, burada Maria Puder ile tanışır, ona aşık olur ve bu bütün hayatını değiştiren, hatta bir anlamda mahveden bir gelişme olur.
 
Raif Efendi’nin en temel karakter özelliği son derece sıradan, içine kapanık, “biraz dünyadan uzak” bir adam olmasıdır. Dışarıdan önemsiz, bilgisiz, silik bir adam olarak gözüken Raif Efendi, ailesi dahil kimsenin gerçek anlamda tanımadığı, “etrafındakilere kendini tanıtmak için herhangi bir teşebbüste bulunmayacak” bir adam olarak tanımlanır ve kimseyle yakın bir ilişki kuramadığı için, hayatı boyunca yalnız bir yaşam sürer.
 
Bu duruma tek istisna, Raif Efendi’nin Almanya’da tanışıp sevdiği Maria Puder olur. Bu ilişki sona erince kendisini dış dünyaya tamamen kapatmış, evlenip çocuk sahibi olmasına karşın kendi evinde bile bir yabancı gibi hareket etmeye başlamıştır. Sık sık hastalanan, soğuk havalarda hastalanacağını bile bile uzun yürüyüşlere çıkan Raif Bey, aradan on yıl geçmesine rağmen Maria Puder ile ilişkisinin etkisinden kurtulamaz.
 
Buradaki temel neden, Raif Efendi’nin toplum standartları içinde, normal veya “başarılı” bir hayat sürdürebilecek özellikte bir insan olmaması olarak tanımlanabilir. İnsanlardan uzak, kendi halinde, hırsları olmayan bir adam olarak Raif Efendi, Maria Puder’i tüm benliğiyle sever, ve hayatının tek amacını, onunla mutlu bir hayat sürdürmek olarak belirler: Maria Puder, onun yalnızca sevdiği bir kadın olmaktan çıkmış, “yaşamak için kayıtsız ve şartsız muhtaç olduğu bir insan” haline gelmiştir.1 

Raif Efendi bu ilişki sona erdiğinde yalnızca ciddi bir hayal kırıklığı yaşamakla kalmaz, aynı zamanda hayatının amacını ve yaşama sevincini de tamamen kaybetmiş olur.

1s. 86
 
Romana adını veren karakter olan Maria Puder, hikaye akışında karşımıza ilk olarak bir tabloda çıkar ve bu tabloda kendisini çizmiş olan ressam ilerleyen bölümlerde romana dahil olur.
 
Daha ilk konuşmasından farklı bir karakter izlenimi veren Maria Puder’in yaşantısı oldukça sıra dışıdır: Puder, Berlin’in sanat çevrelerinde yetenekli ve önü açık bir ressam olarak görülmekte, hayatını ise şarkıcılık yaptığı bir kabareden kazanmaktadır. Raif ile ilişkisinin ilk günlerinde de aklından geçeni söylemekten çekinmeyen, kendine güvenen, kişiliğinden ve karakterinden asla ödün vermeyen bir figür olarak görülür.
 
Raif ile ilişkisinin çeşitli aşamalarında da bu konulardaki hassasiyetini gösterir. Tanıştıkları gün, bütün ilişkilerinin Raif’in kendisinden hiçbir şey istememesi üzerine kurulacağını açıkça ifade eder ve Raif’in hiçbir durumda kendisinden bir şey talep etmemesini, hiçbir durumda ona merhametle yaklaşmamasını ister.
 
Maria Puder’in tanımlayıcı özelliklerinden bir başkası, Sabahattin Ali’nin karakteri son derece güçlü bir kadın olarak kurgulaması, çeşitli noktalarda onu "feminist" bir figür olarak kullanmasıdır. Bu durumu, Raif ile konuşmalarından bir tanesinde şöyle ifade eder:
 
“Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu….Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak?” 1
 
Bu feminist duruşunu babasını genç yaşta kaybetmiş olmasına ve hayatta pek çok açıdan tek başına ayakta durmaya çalışmasına bağlayan Maria Puder, biraz da bu durumun etkisiyle hayatta kimseye güvenmemeye, kendi karakterini ve benliğini korumayı hayatının birinci önceliği olarak belirlemeye başlamıştır. Bu nedenle, Raif Efendi kendisini hiçbir karşılık beklemeden büyük bir aşkla sevse de, uzun süre buna inanmakta ve Raif Efendi’yi sevmekte ciddi şüpheler yaşar.

1 s.97 
 
Kürk Mantolu Madonna’nın enteresan karakterlerinden bir tanesi, romanın ilk elli sayfasını anlatan ve ismi okuyucuyla paylaşılmayan anlatıcıdır. İşsiz bir şekilde Ankara sokaklarında dolaşırken eski okul arkadaşı Hamdi’ye rastlayan ve onun yardımıyla bulduğu memurluk görevinde Raif Efendi ile tanışan Anlatıcı, daha sonra Raif Efendi’ye ilgi gösteren sayılı insanlardan bir tanesi haline gelir.
 
Daha sonra Raif Efendi’nin defterine yazdıklarını okuyucuya aktarmak için bir aracı haline gelen Anlatıcı, hikayeden tamamen ayrılır ve olayların gelişimi üzerinde herhangi bir rol sahibi olmaz. Fakat, romanın geri kalanından büyük ölçüde bağımsız olan ilk kısımda, Anlatıcı karakterinin Raif Efendi’yle çeşitli benzerlikleri olduğu görülebilir.
 
O da Raif Efendi gibi çevresinden büyük ölçüde bağımsız, modern hayatın çeşitli gerekliliklerinden rahatsız olan, Hamdi gibi, gençliklerinde yakın olduğu insanların para uğruna (veya para kazanınca) değişmesini anlamakta zorlanan bir karakter olarak anlatılır. Anlatıcı ile Raif Efendi’nin kafa yapılarının benzerliğine güzel bir örnek, Raif Efendi’nin çizdiği resimdir.
 
Arkadaşı Hamdi’de bir türlü tanımlayamadığı bir gariplik sezen ve bu duygularını ifade etmekte zorlanan Anlatıcı, Raif Bey’in çizdiği resmi görünce, bu görselin tüm duygularına tercüman olduğunu hisseder ve Raif Bey’in Hamdi’yi ne kadar iyi anlamış olduğunu hayret içinde fark eder. İki karakterin git gide daha yakın hale gelmesinde, bu olayın da ciddi katkısı olur.
 
Hayatındaki herkese yabancı olan ve kimseyle kendi iç dünyasını paylaşmayan Raif Efendi’nin, Anlatıcı ile görece yakın bir ilişki kurması ve herkesten sakladığı defterini okumasına izin vermesi, bu yakınlığın diğer göstergeleridir.
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon