Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali

 
Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali eserleri içinde aslında belli açılardan “istisnai” bir örnek olarak tanımlanabilir. Daha çok öyküleriyle tanınan ve toplumsal konulara değinen bir  yazarın, merkezine saf bir aşk hikayesi koyduğu bir roman yazmış olması, ilk bakışta karakteristik bir durum olarak görülmeyebilir.  
 
Fakat bu durum, romanın pek çok açıdan Sabahattin Ali’nin kendi hayatından deneyimleri yansıttığı gerçeğini değiştirmez.
 
Romanın Almanya’da geçmesi ve ana karakter Raif Bey’in Alman Maria Puder’e  aşık olması, bu duruma verilebilecek ilk örnekler olabilir. Raif Efendi’nin Berlin’e gitmesi ve burada Alman bir kadına aşık olması, Sabahattin Ali’nin kendi hayatıyla çeşitli paralellikler taşımaktadır. 1928 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı bir programla yabancı dil öğrenmek için Berlin’e giden Sabahattin Ali, burada Fraulein Poder adlı bir kadına aşık olur. Hıfzı Topuz’un biyografik romanı “Başın Öne Eğilmesin”de bu ilişki, Sabahattin Ali’nin (ismi ve tarihi belirtilmeyen) bir yazısından hareketle şöyle tanımlanmıştır:
 
“Onunla müzelere veya sinemaya giderdik. Yolda mütemadiyen kızcağızın yüzüne dalar, önümü görmezdim. O da hafif bir gülümsemeyle başını bana doğru çevirerek bu salaklığımı mazur gördüğünü anlatmak isterdi. Aşık olduğum kimseler arasında bana bu kadar iyi davranan olmamıştı. Parmağının ucunu bile koklatmadığı halde beni kurmaz, aramızda genişleyen ve daralmayan belirli bir mesafe tutmasını bilirdi.”
 

Belli bir yakınlığa ulaşan, fakat romantik bir boyut kazanmayan bu ilişki, Raif Efendi ile Maria Puder arasındaki ilişkiyi andırmaktadır. Poder – Puder arasındaki benzerlik de, elbette, rahatlıkla tespit edilebilecek bir benzerliktir. Hıfzı Topuz, kitabının ilerleyen bölümlerinde Fraulein Poder’in gerçek adı hakkında bir bilgi vermez, dolayısıyla “Maria” isminin doğrudan buradan gelip gelmediği tartışılabilir.
 
Fakat, Sabahattin Ali’nin romanının ana karakterine “Maria” ismi vermesinin daha “kültürel” bir sebebi olabilir. Romanda Raif Efendi, Maria Puder’i ilk Maria’nın çizdiği otoportrede görür ve bu resim romana adını verecek kadar merkezi bir konuma yerleştirilir.
 
Hristiyan görsel sanatı içinde “Madonna” kavramı, Hz. İsa’nın annesi Meryem’in (çoğu zaman oğlu ile birlikte) resmedildiği eserleri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bu açıdan, Sabahattin Ali’nin Raif Bey’in sevgilisine “Maria” ismini, yani Hz. İsa’nın annesinin adını vermiş olması, bu göndermeyi bir adım ileri götürme isteği olarak yorumlanabilir.
 
Bu sanat geleneğinin Kürk Mantolu Madonna romanı içinde önemli rol oynadığı rahatlıkla görülebilir. Öyle ki, Sabahattin Ali “Kürk Mantolu Madonna” portresinin esin kaynağını oldukça somut bir şekilde ifade eder. Raif Bey’in okuduğu eleştiriler, Maria Puder’in çalışmasını “Andreas del Sarto’nun Madonna delle Arpie tablosundaki Meryemana tasvirine” benzetirler.1 Raif Efendi daha sonra bu tabloyu araştırıp bulur ve benzerliği kendisi de gördüğü gibi, dikkatle baktığında “bu resimde sanat bakımından büyük bir hususiyet bulunduğuna hükmeder”.2


Andreas del Sarto'nun Madonna delle Arpie tablosu
 
Tıpkı Fraulein Poder’in ön adı gibi, Raif Bey – Maria Puder ilişkisinin, Sabahattin Ali – Fraulein Poder ilişkisini ne derece yansıttığı da ayrı bir tartışma konusu olabilir. Sabahattin Ali’nin Poder soyadlı biriyle Berlin’de bir ilişki yaşamış olması, romanda yaşanan tüm olayların ve hissedilen tüm duyguların bu ilişkiden geldiği yönünde bir düşünce yaratabilir. Ancak bu durum da gözüktüğünden daha karmaşık olabilir.
 
Çünkü Berlin’de Fraulein Poder’e aşık olması, Sabahattin Ali’nin hayatındaki tek aşk hikayesi değildir. Tam aksine, Sabahattin Ali gençlik yıllarından beri sürekli aşık olan, birden fazla kadına ilgi duyan bir adamdır. Yzar, bu durumu mektuplarında açık bir dille ifade eder: Örneğin Balıkesir’de okurken, on altı yaşında Kız Öğretmen Okulu hocalarından birine aşık olur, kendisinde “aşıklığın 11 yaşında başladığını” ifade eder. Birkaç sene sonra kendisi de öğretmenliğe başlayan Sabahattin Ali, Pertev Naili Boratav’a yazdığı bir mektupta ilginç bir ifade kullanır:
 
“Ben burada yine şiddetle aşıkım.”3
 
Bu ifade ve özellikle “aşk” gibi güçlü bir kelimeyi “yine” gibi bir kalıpla kullanması, yazarın kadınlara karşı duyduğu ilginin bir özeti gibidir. Fakat, kendi anlattığına göre, bu duygu basit bir çapkınlık veya sürekli olarak bir kadına ilgi duyma durumu değildir. Yine ilgi duyduğu kadınlardan biri olan Ayşe Sıtkı’ya yazdığı mektuplarda, bu durumu tekrarlar:
 
“Sana hemen cevap vermek istedim, ama 10 gün kadar geç kaldım. Sebebi basit, benim her zamanki hastalığım. Yine aşıkım (Melahat). Ah Ayşe vallahi ben de şaşırdım, 15 – 16 yaşından beri şöyle bir haftacık olsun aşık olmadan durduğumu hatırlamıyorum. Durmadan, aralıksız ve şiddetle aşıkım.”4
 
Bu cümlelerin yanı sıra, Ayşe Sıtkı’ya yazdığı bu mektupta “aşk” olarak tanımladığı hissiyat ve yaşadığı duygular hakkında da açıklamalar yapar.
 
“Zannetme ki şöyle üstünkörü şeylere aşk adını  veriyorum… İşin tuhafı her seferinde ilk defa aşık oluyormuşum gibi bilmediğim heyecanlara ve duyarlılıklara düşmemdir. Her aşkım çeşiti ve biçimi itibariyle ötekinden çok değişiktir. (…) Bunun için herhangi seksüel bir duygunun kurbanı değilim. Gerçek aşıkım.”
 
“Ben X’e aşık olduğum dört yıl içinde ondan hiçbir şey, ama mutlak bir biçimde hiçbir şey, hatta tatlı bir bakış ya da yumuşak bir kelime bile istemedim. Bütün aşkı, aşkın asaletini ve güvenini yalnız vermekle hiçbir şey düşünmeden ve beklemeden vermekte bulmuşumdur.”
 
“Zorla sevilmek isteyenler yaşlılar ve sevildikleri zaman kendilerini naza çeken öğretmen okulu öğrencileridir. Ne yarı küstah bir iştah, ne de cıvık bir gurur. Aşk böyle soğukluklardan tamamen uzak sırf aşk şeklinde yaşanmalıdır.”
 
“Mamafih ben kendileriyle ilgimi kestiğim zaman ıstırap duyacağını zannettiğim herkese aşık olduğumu farz ederim. Şu halde sana da aşıkım demektir.”5
 
İfade edilen bu hislerin neredeyse tamamı, bir şekilde Raif Bey’in Maria Puder’e karşı hissettiği duygularda kendilerini gösterir. Dolayısıyla Raif Bey – Maria Puder ilişkisi, yalnızca Sabahattin Ali – Fraulein Poder ikilisi arasında yaşananlara indirgenmemelidir. Bu ilişkinin ve özellikle Raif Bey’in Maria Puder’e karşı hissettiği duyguların altında, Sabahattin Ali’nin yıllar boyunca çeşitli kadınlara karşı hissettiklerinin bir bütün olarak etkisi olduğu söylenebilir.
 
Sabahattin Ali’yi tanıyanların Maria Puder’e ilham vermiş olabilecek kişinin kim olduğu yönünde bir fikir birliğinde olmaması da, bu durumu kanıtlayan durumlardan bir tanesidir.6

1 s. 57
2 s.57
Topuz, Hıfzı. Başın Öne Eğilmesin: Sabahattin Ali'nin Romanı. Remzi Kitapevi, 2006. s. 54
4 
s. 57
s. 56
6 A’dan Z’ye Sabahattin Ali, 332 – 333

 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon