Kayıp Aranıyor Sait Faik Abasıyanık



Romanın olaylardan ziyade Nevin'in düşüncelerine dayanması ve olayların karışık sırayla sunulması, bunu özetlenmesi ve bir özet üzerinden anlaşılması zor bir eser haline getirir. 

1 – 30. Sayfa
 
Hikaye, Nevin’in Cemal ile birlikte İstanbul’da vapura binmesiyle ve Ankara’da dondurucu bir soğuk altında yürümek zorunda kaldığı geceyi hatırlamasıyla başlar. Cemal ile Nevin’in rahat tavırları ve samimi konuşmaları, bu ikilinin birlikte olduğunu anlamamızı sağlar. Nevin bu konuşma sırasında yaşadığı köyü, bu köydeki hayatı ve kendisi hakkında çirkin dedikodular çıkaran İrfan adlı bir adamı düşünür.
 
Nevin, bir süre önce Ankara’da birlikte yaşadığı kocası Özdemir’den ayrılmıştır. Özdemir ile ayrılmadan önce, bir belediye otobüsünde çalışan biletçi çocuktan nasıl etkilendiğini, onun kendisine buluşma teklif etmesini heyecanla beklediğini hatırlar. Bir karşılaşmalarında, kendisine sürekli kur yapan biletçi çocuk kaçmasına fırsat vermeden Nevin’in elini öpmüş, bu durum da Nevin’in hoşuna gitmiştir.
 
Köydeki evlerinde, Nevin’in babası emekli konsolos Vildan, kızını bir şey konuşmak için yanına çağırır. Fakat emekli olduktan sonra köye yerleşen ve hatıralarını yazmaya koyulan Vildan Bey ile Nevin arasındaki konuşma bir edebiyat sohbetine dönüşür ve asıl konuya girilemez.
 
Bunun ardından Nevin, otobüsteki biletçi çocuk ile anılarına geri döner. O kendisine buluşma teklif etmeyince, bir kağıda onunla görüşmek istediğini yazar, fakat cebinde bu kağıtla evine döndüğünde kocası Özdemir’in evde olduğunu, İstanbul seyahatinden erken döndüğünü görür. Özdemir’le kısa ve samimi bir sohbetten dört gün sonra, biletçi çocukla tekrar karşılaşır ve otobüsteki ufak temasları kendisini heyecanlandırsa da, onun kaba bir şekilde burnunu temizlediğini gördükten sonra buluşma fikrinden vazgeçer.
 
Bir önceki sohbetlerinde eve poker oynamak için arkadaşlarını çağırdığını söyleyen Özdemir, bu gecenin ardından ciddi bir şekilde hastalanmıştır. Yataktan kalkacak hali olmamasına rağmen, işleri olduğunu söyleyerek kalkmaya çalışır, ancak onun dinlenmesini isteyen Nevin yardım edebileceğini söyler.
 
Gazeteci kocasının karışık işleriyle ilgili talimatları alan Nevin, evden çıkar. Fakat eve beklenenden erken dönünce, kocasını önceki akşam adı geçen Amerikalı bir gazeteciyle yatakta bulur. Aldatılmış olduğunu keşfetmenin şokuyla kendisini, romanın başında da hatırladığı, soğuk Ankara gecesine atar ve bir otelde kalır. Yolda yürürken ise, Supervielle adlı Fransız bir yazarın mitolojik hikayesini hatırlar.
 
Bu hikayede, Olympos Tanrılarına ölümsüzlüklerini veren nektarı taşımakla sorumlu olan yarı tanrı Hebe’nin bileği sakatlanır. Nektarı götürmemek bir felakete yol açacağından, bir diğer yarı tanrı Volkan bu görevi üstlenir ve çirkin, kaba görüntüsüne rağmen tanrılara nektarlarını götürür. Fakat Tanrılar, kendilerine son derece önemli bir yardımda bulunan Volkan ile gülüp, eğlenirler. Ona sadece Venüs sahip çıkar ve desteğinin içten olduğunu göstermek için, geceyi Volkan ile geçirir. Supervielle’in vermek istediği mesaj şudur: Fransız genç kızları, hiçbir işe yaramayan, süslü, züppelerle değil, gerçekten çalışan, elleri büyük, pazıları sağlam, yüzleri çirkin erkeklerle evlenmeli, onlarla birlikte olmalıdır.
 
Otele giderken üşüyen, daha sonra bu soğuğun hoşuna gittiğini fark eden Nevin, otelde de üşüme ve terleme nöbetleri geçirir, zaman zaman kendisini bayılacak gibi hisseder, içki içmeden, ilaç almadan uyuyamaz hale gelir. Çalıştığı gazeteyi arayarak kendisinin yerine birisinin atanmasını istedikten sonra, bu yeni gazeteci gelinceye kadar dokuz gün otelde kalır.
 
Döneceği günden hemen önce Özdemir’den bir mektup alır, bir veda gecesi düzenleneceğini ve kendisinin de davetli olduğunu öğrenir. Kendisi yerine gelecek gazeteciye görevlerini anlattıktan, onunla “romancılık” ve “gazetecilik” mesleklerinin doğası hakkında bir tartışmaya girdikten sonra, oturdukları pastanede bulunan gazetecilerin tavırlarından, Özdemir’le ayrılıklarının çevrelerine doğru anlatılmadığı sonucunu çıkarır. Herkes kendisine kötü kötü bakmakta ve kendisi ile ilgili ileri geri konuşmakta olduğu için, yemek davetini kabul edip işin aslını herkese anlatmaya karar verir.
 
Babasının konsolosluk yıllarında, Fransa’da, Alplerde ufak bir şehir olan Chambery’deki yaşamına dair çeşitli anıları, özellikle de deliren bir Faslı’nın linç edilmeye çalışılmasını hatırlayan Nevin, gece bu yemeğe gider.
 
Nevin, bu yemek sırasında kendisine tuhaf tuhaf bakan Rıfat Bey’i görür ve bir süre sonra, onu daha önce de görmüş olduğunu hatırlar. Otobüsteki biletçi çocuğun elini öptüğü gün, Rıfat Bey de otobüstedir. Nevin, bu durumun kocası Özdemir’e anlatılmış olduğu sonucunu çıkarır: herkes, aldatanın Özdemir değil, Nevin olduğunu düşünmektedir.
 
Bu durumun farkına varan Nevin, ayağa kalkarak bir konuşma yapar. Otobüsteki bu zavallı biletçi çocuğun, kendisine aşık olan, zararsız birisi olduğunu, böyle bir olayın gerçekten yaşandığını, fakat, elbette, aralarında hiçbir şey olmadığını anlatır. Hikayeyi sunuşu ve tabi dört yabancı dil bilen, Avrupa’da okumuş, prestijli bir ailenin kızı olması, kendisinin biletçi çocuğa karşı herhangi bir şey hissetmiş olması imkanını bile gülünç kılar.
 
Nevin’in gerçeği tam olarak yansıtmayan bu açıklamasından sonra, hem Rıfat Bey, hem de o ana kadar pek suçlu gözükmeyen Özdemir kendilerini mahcup hissederler.

 
Yemekten ayrılan Özdemir ve Nevin, şans eseri, aynı trenle İstanbul’a dönmektedir. İlişkilerinin geleceği hakkında konuşurlar, fakat içki içmiş olan Özdemir, Nevin’in kendisini affetmeye niyeti olmadığını görünce anlamsız bir şekilde konuşmaya ve Nevin’i tehdit etmeye başlar.
 
Trendeki bir başka çiftin yardımıyla Özdemir’den kurtulan Nevin, yolculuğun geri kalanı boyunca uyur, İstanbul’a geldikten sonra bir süre bir tiyatro kurma işiyle uğraşır. Bu amacı başarıya ulaşır, ama tiyatro sadece bir gösteriden sonra dağılır.
 
Bunun ardından, yazar Cemal ile Nevin arasındaki ilişkinin doğasını da detaylı olarak anlatır. Cemal, Nevin’in babasının yaşadığı köyde, Balıkçı Ali Ağa’nın oğludur. Nevin’in annesi bu ilişkiye şiddetle karşı çıkmakta, babası ise kızının hayatına karışmak istememektedir. Fakat elbette, toplumun çok farklı iki kesiminden gelen bu ikilinin evlenmesi pek mümkün gözükmemektedir. Babası, romanın ilk sayfalarında Nevin’i yanına bunu konuşmak için çağırmıştır, fakat pek gönlü olmadığı için, konu edebiyata geldiğinde buradan devam etmek onun da işine gelmiştir.
 
Bu konuşma istediği etkiyi yapmayınca, Fazıla Hanım kızıyla kendi konuşmaya gider ve ona şok edici bir hikaye anlatır. Nevin’in aktardığı kısma göre, annesi ona Cemal ile kendisinin kardeş olduğunu, Nevin doğduğunda onun Ali Ağa’nın zor durumdaki ailesinden alınıp, Konsolos Vildan Bey ve eşine verildiğini söylemiştir.
 
Bu hikaye gerçek midir, yoksa Fazıla Hanım bunu sadece evlilik hayallerini durdurmak için mi söylemiştir? Bu soru net olarak cevaplanmaz.
 
Hikayenin son kısmında Cemal ile Nevin yine vapurda buluşur ve evlenmelerinin doğru olmayacağı konusunda hemfikir olurlar. Nevin, boşanma işlemlerini tamamlamak için Ankara’ya döner, baş başa son bir gece geçirirler.
 
Özdemir’in yeniden bir araya gelme önerilerine rağmen, Nevin bunları reddeder ve babasına uzunca bir mektup yazarak, artık ikinci ismi olan Ayşe’yi kullanacağını, önce Türkiye’nin bir yerine gideceğini, daha sonra belki orada kalacağını, belki de yurt dışına çıkacağını anlatır.
 
Roman, Nevin’in babası Vildan Bey’in, kızının ortadan kaybolmasının ardından dört sene geçmiş olmasına rağmen, hala ısrarla vermeye devam ettiği “Kayıp Aranıyor” ilanlarından biriyle sona erer.
 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon