Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Şemseddin Sami

Karakterler Hakkında
Talat
Fitnat
Ali Bey
Saliha Hanım
Hacı Baba
Şerife Kadın

Tanzimat eserlerinin pek çoğunda olduğu gibi Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat’ta da karakterlerin gerçek anlamda geliştirilmiş, kompleks kişiler olduğunu söylemek mümkün değildir. Buradaki karakterler, her şeyden önce hikâye içinde belli roller oynamaları için yaratılmış ve yazarın mesajının önüne geçmeyecek şekilde kurgulanmış tiplerdir. 

Gerek bu bölümdeki bilgileri, gerek romanın kendisini, gerek diğer Tanzimat eserlerini incelerken karakterlerle ilgili bu detayı hatırlamak faydalı olabilir. 

Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Bilgiler:

- Talat, Fitnat ile birlikte romanın ana karakterlerinden bir tanesidir. 

- Şemseddin Sami, bu iki karakteri de fiziksel ve kişilik özellikleri bakımından son derece olumlu karakterler olarak yansıtır. 

- Bunun amacı romanın mesajını öne çıkartmaktır. Aile zorlaması ile yapılan bir evlilik, bu iki "parlak" gencin hayatına mal olur. 

Kitabın başlığından da anlaşılacağı gibi, romanın en önemli iki karakteri Talat Bey ve Fitnat Hanım’dır. 
 
Romanın başlangıcında on dokuz yaşına basmak üzere olan Talat, annesi Saliha Hanım ve dadısı Ayşe Kadın ile birlikte yaşamakta ve bir devlet dairesinde çalışmaktadır. Saliha Hanım’ın kitabın ilk bölümlerinde anlattıklarından Talat’ın babası Rıfat Bey’in Talat çok küçükken hayatını kaybettiği anlaşılır. 
 
Babasının vasiyetinin de etkisiyle çok iyi bir eğitim alan Talat, Şemseddin Sami tarafından son derece “iyi” bir karakter olarak tanıtılır. Aşağıdaki alıntı, anlatıcının Talat’a yaklaşımını daha iyi görmeyi sağlayabilir:
 
Talat Bey, nazik ve hoş bir çocuk olup, daima yüzü gülerdi. Tabiatında kibir ve kıskançlık gibi kötü huyları bulunmadığı gibi çapkınlık ve hovardalıktan da tamamen habersiz olup gayet uslu olduğundan, gerek büro arkadaşları ve gerek tüm bildikleri kendini çok severlerdi.[1]
 



 
Talat’ın bu kadar olumlu bir karakter olarak tanıtılması ile babasını erken yaşta kaybetmiş olması bir arada düşünüldüğünde, onun Tanzimat Edebiyatı’nda belli bakımlardan sıra dışı bir karakter olduğu sonucu çıkarılabilir. 
 
Tanzimat eslerinde, babasını erken yaşta kaybeden karakterler zaman zaman “olumsuz” kişiler olarak kurgulanmıştır. Etraflarında örnek alabilecekleri veya kendilerine sert, otoriter bir eğitim verecek birisini bulamayan bu karakterler, ahlaki açıdan olumsuz, “yanlış Batılılaşmış” karakterler haline gelir. Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki Felatun Bey ve Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanındaki Bihruz Bey karakterleri, bu şablona uygun karakterler olarak gösterilebilir. 
 
Şemseddin Sami’nin bu iki karakterden de önce yarattığı Talat Bey ise, babasını erken yaşta kaybetmiş olmasına rağmen böyle özellikler taşımaz. Bunun önemli sebeplerinden bir tanesi, annesinin ona karşı büyük sevgisi ve ilgisidir. Saliha Hanım, oğluna çok düşkün olmasına rağmen onu şımartmadan sevmiş, onun babasının uygun gördüğü şekilde eğitim almasını sağlamıştır:
 
Ve sevgili eşi de vefat etmiş olduğundan, zavallının Talat Bey’den başka kimsesi yoktu. Bu sebepten, Talat Bey’i bir derecede severdi ki Talat Bey akşam biraz geç kalsa “Aman oğluma ne oldu! Oğlum daha gelmedi!” diye deli olurdu. Her ana oğlunu sevecek a. Ama bizim Saliha Hanım, birçok sebepten dolayı oğlunu başka analardan çok daha fazla severdi. Bununla beraber, Saliha Hanım’ın akıl ve kavrayışına bak ki, içindeki sevgisini oğluna bildirmez, nazlı alıştırmaz. Çünkü malum a... Öyle nazlı alışan bazı çocuklar, gençler... 
 
Talat Bey, pederi vefat ettiği zaman mahalle mektebine devam ediyordu. Rıfat Bey’in vefatından sonra, Saliha Hanım oğlunu bir iki sene daha sıbyan mektebinde ve sonra rüştiyede okuttu. Talat Bey, on altı yaşındayken rüştiye mektebi sınavlarını geçip, bütün İstanbul gençlerinin yaptıkları gibi bir devlet dairesinin bir departmanında (hangi dairenin hangi departmanı olduğunu söylemeye gerek olmadığını zannederim) işe girdi. İşte iki sene vardı ki, o büroya devam ediyordu[2]

Etrafındakiler ve çalışma arkadaşları tarafından çok sevilen Talat’ın bu sevecen, enerji dolu hâli; kitabın başlamasından kısa süre önce Fitnat’ı görüp ona âşık olması ile değişir. Onunla evlenmek bir yana tanışması bile çok zor gözüken Talat Bey, bu sebeple sıkıntılı bir dönem geçirir. 
 
Talat karakteri ile ilgili belki de en çarpıcı nokta, onun romanda iki rol birden üstlenmesi ile gerçekleşir. Fitnat ile tanışmak için kadın kılığına girerek onun nakış hocasından dersler almaya başlayan Talat, romanın kayda değer bir bölümünde kendisi olarak değil “Ragıbe Hanım” olarak karşımıza çıkar. 
 
İlginç bir şekilde Şemseddin Sami’nin bu yıllarda kadınlara karşı yaklaşımlar üzerine getirdiği toplumsal eleştirilerden pek çoğu Fitnat üzerinden değil; kadın kılığındaki Ragıbe Hanım üzerinden getirilir. Bu konuda daha kapsamlı bilgiler için Analiz bölümündeki “Kadın” sekmesine göz atabilirsiniz.
 
Şemseddin Sami, Talat’ın Fitnat ile tanışmak için bir kadın kılığına girmesini derinlemesine ele almaz. Kitaptaki tüm karakterler gibi, Talat da büyük ölçüde tek boyutlu bir karakterdir. Her açıdan “iyi” olması ve Fitnat’a duyduğu aşk dışında belirleyici bir özelliği veya karakter derinliği bulunmaz. 
 
Tıpkı Fitnat’ta olduğu gibi bu durum yazarın vermeye çalıştığı mesajı daha “basit” bir şekilde vermesini sağlar: Talat gibi her açıdan bir olumlu bir karakter, ailelerin maddi çıkarları düşünerek zorla ayarladığı bir evlilik nedeniyle hasta olup hayatını kaybetmiştir. 
 
Dipnotlar
 
[1]S. 35
[2]S. 34 - 35
Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Noktalar:

-Tıpkı Talat gibi, Fitnat da hem fiziksel özellikleri, hem karakter özellikleri bakımından "tamamen iyi" bir karakterdir. 

- Fitnat'ı böyle bir karakter olarak kurgulaması, Şemseddin Sami'nin ailelerin zoruyla yapılan evlilikler konusunda vermeye çalıştığı mesajı güçlendirir.

 

Talat’ın ilk görüşte âşık olduğu Fitnat, trajik eserlerde sık sık karşımıza çıkan tipik bir edebiyat kahramanı olarak tanımlanabilir. 
 
Fitnat’ı klasik bir edebiyat kahramanı haline getiren temel unsur, onun her açıdan “iyi” bir şekilde kurgulanmasıdır. Şemseddin Sami, Fitnat’ın fiziksel özelliklerini kitabın ortalarına doğru şu cümlelerle anlatır:
 
Fitnat Hanım, narin yapılı, orta boylu, gözleri kaşları simsiyah, örme saçları arkasından beline dek uzanmış, rengi süt gibi bembeyaz, burnu gayet düzgün, hokka gibi ufak ağzı, lal gibi iki dudak ve inci gibi beyaz ve ufak dişlerle süslenmiş; kısacası somutlaşmış bir güzellik denmeye layık on beş yaşında bir kızdı.[1]
 
Fiziksel güzelliğini gösteren bu bölümün hemen ardından, Fitnat’ın kişiliği ile ilgili şu cümleler gelir:
 
Fitnat Hanım, gayet yumuşak huylu olup hiddet ve öfkenin ne olduğunu hiç bilmezdi. Nezaket ve incelik ona özgün şeyler. Pek az söyler, sesi gayetle ince ve güzel. Hiçbir vakit kahkahayla gülmez, ancak tabiat harikası olan inci gibi dişlerini gösterecek kadar bazen gülümserdi. Ahlakını uzun uzadıya tarif etmektense, Hacı Baba gibi aksi ve geçimsiz bir adamla geçinip, onu hiçbir vakit gücendirmediğini ve emir ve uyarıları dışında kesinlikle hareket etmediğini söylemekle yetinsek daha iyidir zannederim.[2]
 
Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi Fitnat; kitap içinde her açıdan olumlu, neredeyse kusursuz bir karakter olarak kurgulanır. 
 
Fitnat’ın “günahsız” birisi olarak kurgulanması ve romanın sonunda mutsuzluktan intihar etmesi bir arada düşünüldüğünde Şemseddin Sami’nin Tanzimat Edebiyatı’nda sık sık karşılaştığımız bir “yöntem” kullandığı söylenebilir. Romanın ana karakterleri Talat ve Fitnat’ı hatasız kişiler olarak yansıtan Şemseddin Sami, vermeye çalıştığı mesajın da gücünü arttırmış olur: Ailelerin zoruyla, maddi konular ön plana yapılan evlilikler; Talat ve Fitnat gibi her açıdan olumlu gençler açısından büyük sıkıntılar yaratmaktadır. 
 
Dipnotlar
 
[1]S. 43
[2]S. 43
Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Noktalar:

- Farkında olmadan kendi kızı ile evlenen Ali Bey, romandaki en trajik karakterlerden bir tanesidir. 

- Ali Bey, Talat ve Fitnat'ın birlikte olmasına engel olduğu için olumsuz bir karakter gibi düşünülebilir. Ancak Fitnat'a yaklaşımı ve başka birini sevdiğini öğrendikten sonra yaptıkları, Ali Bey'in kötü bir adam olmadığını gösterir. 

Farkında olmadan, sadece eski eşine benzediği için kendi kızı Fitnat ile evlenen Ali Bey; romandaki en trajik karakterlerden bir tanesidir. 

Aslında iyi huylu bir adam olan Ali Bey; romanın anlatıcısı tarafından iyi niyetli ancak çabuk sinirlenen, çabuk darılan ve dargınlığı uzun süre boyunca geçmeyen bir adam olarak tanıtılır.[1] Bir öfke anında çok sevdiği karısı Zekiye Hanım’ı boşayan Ali Bey, daha sonra pişman olması ve özür dilemesine rağmen Zekiye Hanım’ın annesi tarafından affedilmez ve hayatını yalnız bir şekilde geçirir.

Ali Bey, Fitnat ile evlendikten sonra tuhaf bir konumda kalır. Talat ve Fitnat’ın bir araya gelmesini engellediği için olumsuz bir karakter gibi gözükse de Fitnat’a karşı her zaman ilgili ve sabırlı bir davranış içindedir.

Ali Bey, Fitnat’ın başka birini sevdiğini ve aslında kendi kızı olduğunu öğrendiğinde de büyük bir sevinç yaşayıp hiç tanımadığı Talat’ı evladı olarak kabul eder – ancak bütün bunlardan çok kısa süre sonra Fitnat intihar ettiği için Ali Bey’in hikayesi de mutlu bir şekilde sonuçlanmaz. 
 
Dipnotlar 
[1]S. 71
Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Noktalar:

- Romanın ilk otuz yedi sayfası, tamamen Saliha Hanım'a yoğunlaşır.

- Saliha Hanım, kendi gençliğinde yaşadığı olayların da etkisiyle, oğlunun kendi seçtiği biriyle evlenmesi gerektiğine inanır. 

- Ancak romanın ilerleyen bölümlerinde Saliha Hanım fazla gözükmediği için, bu görüşü romanın finalindeki trajediyi engelleyemez. 

Romanın anlatısı başlıktaki iki karaktere, Talat ve Fitnat’a yoğunlaştıktan sonra kendisi biraz daha arka planda kalsa da kitabın ilk sayfalarında Saliha Hanım da önemli rol oynar. Romanın ilk sekiz bölümünün temel odağı, Saliha Hanım’ın Talat’ın babası Rıfat Bey ile evlenme çabasıdır. 
 
Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın ana temasının aşk ve evlilik olduğunu düşündüğümüzde Saliha Hanım’ı önemli hale getiren iki detay bulunur. Bunlardan birincisi, gençlik yıllarında kendisinin ailesi tarafından başka biriyle evlendirilmeye çalışılmasıdır. Gerçekten sevdiği Rıfat Bey yerine zengin olduğu için Ahmet Bey isimli başka biriyle evlendirilmek istenen Saliha Hanım, bir anlamda Fitnat’ın yaşayacaklarının habercisi gibidir. 
 
Saliha Hanım hakkında ikinci önemli detay; onun eğitim almış, daha “modern” görüşlü birisi olmasıdır. Babası tarafından on altı yaşına kadar okula gönderilen Saliha Hanım, görücü usulü evliliklere karşı çıkar. Şemseddin Sami, kitabın ilk bölümlerinde Saliha Hanım’ı evdeki dadı Ayşe Kadın ile karşı karşıya getirir. Talat’ın son günlerdeki dalgın halini henüz evlenmemiş olmasına bağlayan ve sokak sokak gezerek ona eş bulmayı öneren Ayşe Kadın, bu konuda ısrarlarını sürdürünce Saliha Hanım’dan şu cevabı alır:
 
Ah! Dadı, şimdi beni kızdırırsın. Yirmi bir sene var beraber yaşıyoruz, tabiatımı anlamadın mı? Hiçbir defa sormadın, merhum kocam beni öyle mi almıştır? Ben bir kızı bir kere görmekle ne tanıyacağım? Yüzünü bile anlayamam. Sonra gelin yalnız güzel mi olmak lazım? Akıllı olmadıkça, namuslu olmadıkça, tabiatı iyi olmadıkça, ben hiç onu kendime gelin yapar mıyım? Sonra benim beğendiğimi, senin beğendiğini oğlum beğenir mi bakalım? Hep millet nasıl yaparsa biz de öyle yapalım diyorsun. Lakin görmez misin ki halkın çoğu bugün evlenir yarın kocası karısını yahut karısı kocasını bırakır. Bin türlü rezalet olur. Olacak a. Görmeden bilmeden bir kız alırlar. Hiç sormaksızın bilmediği kocaya verirler. Acaba çocuk o kız ile geçinebilecek mi? Beğenecek mi? Sevecek mi? Kız da onu isteyecek mi? Babası anası buralarını hiç düşünmüyorlar.[1]
 
Bu sözlerine karşın Saliha Hanım, romanın ilerleyen bölümlerinde gözükmez ve onun evlilik konusundaki görüşleri Talat ve Fitnat’ın ilişkisi içinde herhangi bir etkiye sahip olmaz. 
 
Dipnotlar
 
[1]S. 9
Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Noktalar:

- Fitnat'ı asla evden çıkartmayan ve istemediği halde Ali Bey ile evlendiren Hacı Baba, romandaki olumsuz karakterlerden bir tanesidir.

- Buna ve aksi bir adam olmasına rağmen, onun "kötü" olduğu söylenemez. Kendi bakış açısına göre, yaptığı her şeyi Fitnat'ın rahatı için yapar. 

Fitnat’ın üvey babası Hacı Mustafa, kitapta daha çok “Hacı Baba” lakabıyla anılır. Karısının ölümünden sonra Fitnat’ı oldukça tutucu bir şekilde yetiştiren Hacı Baba, bu açıdan romandaki olumsuz karakterlerden bir tanesi haline gelir: Hacı Baba’nın bu tavrı olmasa Fitnat ve Talat’ın evleneceği, romanın sonundaki ‘facia’nın yaşanmayacağı tahmin edilebilir. 
 
Ancak dönemin koşulları ile düşünüldüğünde Hacı Baba aslında kötü bir adam olarak tanımlanamaz. Şemseddin Sami belli noktalarda onun aksi olduğunu dile getirse de kitap boyunca yaptığı her şey, kendi ahlak anlayışı içinde, Fitnat’ı korumak için yapılmış davranışlardır. Yaşlı adam, kızının evden dışarı çıkmasına izin vermemesini şu sözlerle savunur:

- Bizde şimdi edep kalmadı, namus kalmadı. Senin gezinti yerleri dediğin yerler rezalet yerleridir. Edepsizler, arsızlar yerleridir. Öyle yerlere kız gönderilir mi? Ben erkeğim, ihtiyarım da yine öyle yerlere gitmekten çekinirim, çünkü bilirim ki namusuma zararlı, ırzımı bozar. Nerede kaldı ki on beş yaşında bir kız öyle yerlere gitsin! ...

- Öyledir, hakkın var. Ama modalar, alafrangalar böyle şeyler çıkardılar. Ne yapalım?

- Affedersin. Bu alafranga da değil. Alafranga bunu kabul etmez. Hiç Kağıthane’de Veliefendi’de öyle mahallerde hiçbir vakit bir madama gördünüz mü? …[1]

Hacı Baba’nın bu diyaloğu yaşadığı Şerife Kadın, bu tutumun Fitnat’ı mutsuz edeceğini söylediğinde, Hacı Baba şöyle cevap verir: 

- Yok sıkılmaz o. O zaten gezmek ne demek bilmez ki. Onu gezmeye göndersem bile gitmez.[2]

Bu düşünülmeden verilmiş, kaba bir cevap gibi gözükse de aslında romanın anlatısı da Hacı Baba’yı doğrular niteliktedir: 

Ama Fitnat Hanım böyle daima yalnız oturmadan sıkılmaz mıydı denilecek. Yok. Büsbütün aksine. Fitnat Hanım, kendi dünyasında kendi gergefiyle, kendi dikişiyle öyle eğlenirdi ki onları bırakıp bir misafirle konuşmak, söz bulmaya kendini zorlamak kendisi için adeta bir azap olacaktı.[3]

Hacı Baba’yı olumsuz bir karakter haline getiren önemli gelişmelerden bir başkası da onun kızını Ali Bey ile evlendirme kararıdır. Ancak Fitnat’ın henüz on dört – on beş yaşlarında olduğu[4], âşık olduğunu söylediği Talat Bey’i yalnızca bir defa pencereden gördüğü ve Ali Bey’in oldukça varlıklı bir adam olduğunu düşündüğümüzde aslında bu da kendi içinde tutarlı bir hareket haline gelir. Hacı Baba’nın buradaki niyeti Fitnat’a kötülük etmek değil; onun rahat bir evlilik hayatı sürdürmesini sağlamaktır. 

Buna karşın, Hacı Baba elbette romanın merkezindeki mesajın aksine hareket eder; kızının kimle evlenmek istediğine kendi karar vermesine izin vermez. Bu nedenle, kitabın sonunda yaşanan trajik durumun bir anlamda Hacı Baba’nın sorumluluğu olduğu da söylenebilir. 
 
Dipnotlar
 
[1]S. 47
[2]S .48
[3]S. 44
[4]S. 43
Roman ağırlıklı olarak Talat ve Fitnat'ı merkeze koysa da, belli noktalarda Hacı Baba, Saliha Hanım ve Ali Bey gibi karakterlerin başından geçenler de detaylandırılır. 
 
Anahtar Noktalar:

- Şerife Kadın, romanda arka planda kalan karakterlerden bir tanesi gibi gözükür.

- Ancak farklı çevreler onun sayesinde bir araya geldiği için, Şerife Kadın olmadan Ta'aşşuk-ı Talat ve Fitnat'ın olay örgüsü de düşünülemez. 


Romanın arka planında kalan karakterlerden biri gibi gözükse de nakış ustası Şerife Kadın, edebi açıdan kitapta oldukça önemli bir rol oynar. Nakış hocasına bu önemi kazandıran, romanın kurgusunun inşa edilme şeklidir. 

Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın kurgusu üç temel çevreden oluşur. Kitabın ilk sayfaları, Saliha Hanım ile Rıfat Bey arasındaki ilişkiye ve onların oğlu Talat Bey’e yoğunlaşır. Daha sonra, Hacı Baba’nın evi ve Fitnat’ın bu evdeki hayatı anlatılır. Talat ve Fitnat’ın birbirlerine âşık olmasından sonra ise kitaba bir başka boyut, Ali Bey’in evi eklenir. 

Görünüşte birbirinden tamamen bağımsız olan bu üç çevreyi bir araya getiren Şerife Kadın’dır. Talat, Şerife Kadın’ı takip edip onun kim olduğunu öğrendikten sonra Fitnat’ı tanıma şansı bulur. Onu Ragıbe Hanım olarak Fitnat’ın yanına getiren Şerife Kadın’dır. Aynı şekilde, Ali Bey ile Fitnat’ı evlendirme kararı da her iki evde de ders veren Şerife Kadın sayesinde alınır. 

Tüm bunlar nedeniyle, Şerife Kadın’ın varlığı Ta’aaşuk-ı Talat ve Fitnat’ı edebi açıdan incelerken çok önemlidir. Şemseddin Sami’nin romanda inşa ettiği kurgu, Şerife Kadın olmadan yaratılamaz. 

canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon