-Bizde şimdi edep kalmadı, namus kalmadı. Senin gezinti yerleri dediğin yerler rezalet yerleridir. Edepsizler, arsızlar yerleridir. Öyle yerlere kız gönderilir mi? Ben erkeğim, ihtiyarım da yine öyle yerlere gitmekten çekinirim, çünkü bilirim ki namusuma zararlı, ırzımı bozar. Nerede kaldı ki on beş yaşında bir kız öyle yerlere gitsin!...
- Öyledir, hakkın var. Ama modalar, alafrangalar böyle şeyler çıkardılar. Ne yapalım?
- Affedersin. Bu alafranga da değil. Alafranga bunu kabul etmez. Hiç Kağıthane’de Veliefendi’de öyle mahallerde hiçbir vakit bir madama gördünüz mü?…
AçıklamaYüksekkaldırım’dan inerken, bakar ki kendi bürosunun efendilerinden bir adam dahi karşısında yürüyor. Bir de bu efendi buna yanaşır. Baş eğip dikkatle yüzüne bakar, işaretler eder. Talat Bey tarafından “beni tanımasın” diye korkar, bir taraftan da herifin bu rezil hareketi canını sıkar. İster yakasını kurtarsın. Fakat herif ayrılmaz ki... Talat Bey acele gider. O da acele eder. Talat Bey yavaş durur, o da öyle yapar. Talat Bey’in canı sıkılır. İster herife çıkışsın. Fakat cesaret edemez, kendini de ele vermez. Kendi kendine:
Ah biçare kadınlar ne çekerlermiş! Biz erkekler onları kukla gibi kullanırız. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastgelse yüzüne bakmaz. Söz söylemez. Lakin tanımadığı ve hiç başka defa görmediği bir kadına rast geldiği gibi gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeğe başlar. Ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek olur ki biz kadınları insan sırasına koymayız.
Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkarız. Serbest gezip, dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluruz ve bir taraftan da kendimizi onlara güldürürüz. Çünkü bazı kurnaz kadınlar bulunur ki “Bu ne budala imiş. Dur bununla biraz eğlenelim” diyerek bizi maymun gibi oynatırlar. Gezinti yerlerinden evlerinin kapısına dek arabanın arkasından tozlar dumanlar içinde götürürler. Ahlak ve âdetimizi bilmez bir adam bir kimseyi bu halde görse elbette “deliymiş” diyecekler.