Mektup Roman Türünü Tanımak İçin Okuyabileceğiniz 5 Roman
"Mektup roman", isminden de bir ölçüde anlaşıldığı gibi, klasik bir şekilde değil, karakterlerin birbirlerine gönderdikleri mektuplar üzerinden kurgulanan romanları ifade ediyor. Bu çok spesifik, yalnızca birkaç yazarın, birkaç romanda kullandığı bir teknik gibi gelebilir. Ancak mektup romanlar, Batı Edebiyatı'nın artık klasik hale gelmiş pek çok eserini de kapsayan, oldukça yaygın bir tür.
Türk Edebiyatı'nda, bu türün belki de en meşhur örneği Halide Edip Adıvar tarafından yazılan Handan romanı. Sitemizde kapsamlı bir dosyasını bulabileceğiniz bu romanı bir kenara bırakıyor ve Batı Edebiyatı'ndan bu türe dahil edilebilecek bazı ilginç eserlere geçiyoruz.
1 - İran Mektupları - Montesquieu (1721)
Montesquieu'nün bu yapıyı kullanmaktaki temel amacı ise, inandırıcı bir hiciv kurgusu yaratmak. İran'dan Fransa'ya gelen ve bu kültüre yabancı olan gezginler, Montesquieu'ye de kendi toplumunda gördüğü saçmalıkları, yanlışlıkları mizahi bir dille ele alma fırsatı veriyor.
2 - Frankenstein - Mary Shelley (1818)
Günümüzde korku türü denince akla gelen eserlerden biri olan Frankenstein da, teknik olarak bir mektup roman olarak sınıflandırılabilecek eserler arasında yer alıyor. Hırslı bir bilim adamı olan Victor Frankenstein tarafından yaratılan korkunç yaratığı ele alan eser, aslında günümüzdeki "Frankenstein" denildiğinde düşünülen "akılsız canavar" fikrinden oldukça farklı bir roman.
Herkesin kendisinden korktuğu bir dünyaya, tamamen yapayalnız olarak getirilen canavar ile onu yaratan Viktor Frankenstein'ın hikayesi, insan doğası ile ilgili önemli sorular soruyor. Romanın büyük bölümü Viktor Frankenstein'ın bakış açısından anlatılsa da, onu Kuzey Kutbu'na yakın bir noktada bulan geminin kaptanının yazdığı mektuplar, bu hikayenin anlatılmasına vesile oluyor. Bu da, Frankenstein'ı bir mektup roman olarak değerlendirmeyi mümkün hale getiriyor.
3 - İnsancıklar - Dostoyevski (1846)
4 - Dracula - Bram Stoker (1897)
5 - Herzog - Saul Bellow (1964)
Mektup roman türü, 20. yüzyılda da sık sık karşımıza çıkmayı sürdürüyor. Amerikalı yazar Saul Bellow'un Herzog romanı, bu türü farklı şekilde ele alan kitaplardan bir tanesi. İsmini merkeze yerleştirilen ana karakterinden alan bu romanda, gerçekten yazılan ve gönderilen mektuplar bulunuyor. Ancak bu romanda asıl dikkat çeken, anlatının büyük bölümünde karşımıza çıkan, Herzog'un yazmayı planladığı, yazmayı hayal ettiği, ancak sadece kafasının içinde bıraktığı mektuplar oluyor.
Mektupların bir iletişim aracı olarak giderek daha az kullanılması, bu tür içinde yeni arayışlara da sahne olmakta. Günümüzde mektup roman türünün 18 ve 19. yüzyıllardaki kadar popüler olduğunu iddia etmek mümkün değil. Ama çeşitli eserlerde, gerek e-postalar, gerek video kayıtlarının "yazıya dökülmüş" halleri, gerek de video konuşmaları edebi araçlar olarak kullanılıyor.