Mektup Roman

Çok spesifik ve yalnızca birkaç romanı kapsayacakmış hissi yaratan bir kavram gibi gözükse de, “mektup roman” Batı Edebiyatı açısından önemli ve yaygın bir türü ifade eder. Türk Edebiyatı’nda özellikle Halide Edib Adıvar’ın Handan romanıyla hatırlanan bu türde, dünya edebiyatında pek çok eser verilmiştir.
Avrupa’da ilk örnekleri daha öncesine dayansa da, mektup romanlar 18. ve 19. yüzyıllarda oldukça popüler hale gelirler. Mektup romanlarda anlatı, birinci veya üçüncü şahıs bir anlatıcı üzerinden okuyucuya sunulmaz, hikayede yer alan karakterlerin birbirlerine gönderdikleri mektuplar üzerinden kurgulanır.
Mektup roman kavramı, daha derin bir araştırma yapmak isteyenleri fazla uzağa götürmeyebilir. Farklı kaynaklara ulaşmak için, kavramın İngilizcesi olan “epistolary novel” anahtar kelimesini kullanabilirsiniz.
“Epistolary Novel” kavramı, yalnızca “mektuplar” üzerinden değil, aynı zamanda günlük, gazete, kayıt, vs. gibi yazılı dokümanlar üzerinden ilerleyen romanları da içerebilir. Bu nedenle bu kavramın kelimesi kelimesine “mektup roman” kavramının karşılığı olduğu söylenemez. Bununla birlikte, kavramın İngilizce’de de temel anlamı mektuplar üzerinden ilerleyen anlatılardır.
Yaygın olarak yazıldıkları dönemde oldukça popüler olan bu eserler, farklı kategorilere de ayrılabilir. Aşağıdaki şemada görecekleriniz, mektup roman olarak tanımlanabilecek eserlere farklı örnekler içerir – ancak bu yapıların dışında da mektup romanlar üretilebilir.

Bu kullanımın, birkaç avantajı olduğu söylenebilir. Mektup roman türü, bu dönemde günlük hayatın önemli bir parçası olan mektuplar üzerinden okuyuculara sunuldukları için normal romanlara göre daha “gerçekçi” bir atmosfer yaratılmasını mümkün kılar. Anlatılan bir hikayeyi değil, gerçek bir insanın bir başkasına yazdığı metinleri okuyormuş hissi, bu durumu güçlendirir.
Günümüzde mektuplar günlük hayatımızın bir parçası olmasa da, benzer bir etki yaratmak için e-postalar ve farklı modern iletişim yolları üzerinden ilerleyen romanlar yazılmaktadır.
Aynı zamanda, birden fazla karakterin mektuplarını konu alan mektup romanlar, yazarların aynı eser içinde farklı bakış açılarını rahatlıkla sunmalarını da mümkün kılabilir. Bu, normal romanlarla da yapılabilir, ancak doğrudan farklı karakterlerin ağzından mektuplar yazmak, bu işi kolaylaştırır, zira karakterler doğrudan kendi bakış açılarından, kendi düşüncelerini, duygularını ve görüşlerini söyler. Karakterleri tanıtmak, onların bakış açısını sunmak için gerekli olan karakterizasyonu hazırlamak gibi hem yazar, hem de okuyucu açısından vakit alacak süreçler, mektup romanlarda daha hızlı ilerler.
Tüm bunlar, pek çok yazarın eserlerinde bu türü denemesine sebep olmuştur. Yaşamış en ünlü romancılardan Dostoyevski’nin ilk romanı, İnsancıklar, mektup roman türünde bir eserdir. Dracula ve Frankenstein gibi, bugün popüler kültürün değişmez ikonları haline gelmiş karakterler de, mektup roman olarak tanımlanabilecek eserlerle yaratılmıştır.
Bu tür altında değerlendirilebilecek klasik örnekler için Mektup Roman Türünü Tanımak İçin Okuyabileceğiniz 5 Roman listemize göz atabilirsiniz.
Bir eseri mektup roman olarak tanımlayabilmemiz için, bütün eserin baştan sona mektuplardan oluşması gibi bir gereklilik olduğu söylenemez. Ağırlıklı olarak mektuplardan oluşan, fakat belli noktalarda klasik roman yapısında bölümler de içeren veya günlük, telgraf, gazete gibi farklı belgelerden metinlere de yer veren eserler mektup roman kavramı değerlendirilebilir.
Kısacası, mektup romanlar Batı Edebiyatı içinde sık sık kullanılan, pek çok tanınmış yazarın örnekler verdiği bir türdür. Bu türün temel avantajları, hikayeyi daha gerçekçi gibi sunmak ve yaşanan olayları farklı bakış açılarından anlatma imkanı bulmak olarak gösterilebilir. Yukarıdaki liste, daha fazla örnek görmek ve bu türün ne kadar etkili olduğunu yakından incelemek isteyenlere faydalı olacaktır.
