Toplumcu Gerçekçilik
Türk edebiyatında pek çok önemli yazarın dahil olduğu bir sanat anlayışı, “toplumcu gerçekçilik” akımıdır. Bu akım, sanatın pek çok dalında görüldüğü gibi, edebiyatın farklı türlerinde de kullanılmıştır. Her ne kadar burada söylediklerimiz şiir ve tiyatro gibi alanlar için geçerli bilgiler olsa da, bu yazıda Toplumcu Gerçekçiliği basitçe tanımladıktan sonra genellikle roman türünden örnekler vermeye çalışacağız.
Toplumcu Gerçekçilik, bu yazıda incelediğimiz toplum için sanat anlayışının bir alt öğesi olarak görülebilir. Bu sanat anlayışını benimseyen yazarlar, sanatın toplum açısından işlevsel olması gerektiğini düşünürler ve eserlerinde insanları belli konularda bilgilendirmeyi, inandıkları değerler doğrultusunda mesajlar vermeyi, hatta yeri geldiğinde insanları bu konularda harekete geçirmeyi amaçlarlar.
İsminin ikinci kısmından da anlaşılacağı gibi, bu romanlar “gerçekçi” romanlardır. Ele aldıkları konuları olduğu gibi aktarmaya, gerçek hayatta yaşanabilecek olaylardan bahsetmeye, doğaüstü ve abartılı mesajlardan kaçınmaya çalışırlar.
“Toplum için sanat” ve “gerçekçilik” anlayışlarının bir birleşimi olmasının ötesinde, Toplumcu Gerçekçiliği kendi içinde önemli bir edebi akım haline getiren şey, bunun genellikle Marksist yazarlar tarafından tercih edilmesidir. “Toplumcu Gerçekçi olan her yazar Marksist’tir” gibi tamamen kapsayıcı bir genelleme yapmak mümkün olmasa da, bu sanat akımının pek çok özelliği bahsedilen politik görüşe bağlanabilir.
İşçi ve köylü sınıflarının ezilmesine karşı olan, bu sosyal sınıfların liderliğinde yapılacak bir devrimi ve daha sonrasında yaratılacak komünist bir rejimi savunan yazarlar, eserlerinde de genellikle bu sınıfları konu alır. Bu nedenle, yoksulluk, ağır çalışma koşulları, hastalık, işçilerin uğradığı haksızlıklar, köylülerin yorucu günlük yaşantıları gibi konular, Toplumcu Gerçekçilik akımının en sık değindiği temalar arasında yer alır.
Türk Edebiyatı’nda özellikle 50’li ve 60’lı yıllarda çok etkili olan bu akımı en azından bazı eserlerinde benimseyen kişilere örnek olarak, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Orhan Kemal, Yaşar Kemal gibi yazarları ve Nazım Hikmet, Atilla İlhan gibi şairleri gösterebiliriz.
Nazım Hikmet
Bu kavramı daha iyi anlayabilmek için yapabileceğiniz en iyi şey, tabi ki, toplumcu gerçekçi romanları okumaktır – iyi bir başlangıç noktası için, “Türk Edebiyatı’ndan 5 Toplumcu Gerçekçi Roman” listemize göz atabilirsiniz.
Toplumcu Gerçekçilik, zaman zaman daha evrensel bir şekilde, “sosyal realizm” kavramıyla da ifade edilebilmektedir. Toplumcu Gerçekçilik ile Sosyal Realizm aynı şeydir, ancak bunu, Sovyetler Birliği’nin resmi sanat anlayışı olan “sosyalist realizm” kavramıyla karıştırmamak gerekir.