Kitap Serileri ve Benzer Kavramlar
Bir hikâye birden fazla kitaba yayıldığında bunun bir “kitap serisi” olarak adlandırıldığı yaygın olarak bilinir. Peki, bütün kitap serilerinin doğası aynı mıdır? Birbirleriyle ilişkili bütün kitaplar bir “kitap serisi” midir? Benzer durumları ifade etmek için ne gibi kavramlar kullanılır?
Aşağıda bu kavramları kısaca açıklamaya çalışacağız.
Kitap Serisi
Kitap serileri, merkeze genellikle aynı karakterleri koyan, bir macerayı birden fazla kitaba “yayarak” anlatan yayın mantığına verilen isimdir. Kitap serileri, elbette tüm örnekleri kapsamasa da, çok basit bir şekilde ikiye ayrılabilir.
İlk mantıkta, merkeze bir karakter konulur ve bu karakterin farklı maceraları anlatılır. Bunlar, çoğu zaman olay örgüsü açısından bir bütünlük oluşturmazlar, dolayısıyla kesin ve net bir okuma sırası yoktur. Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes karakteri veya Dan Brown’un Robert Langdon karakteri bu yapıyla değerlendirilebilir.
Günümüzde daha yaygın olarak kullanılan kitap serisi mantığında ise, belirli bir hikaye farklı kitaplara yayılarak anlatılır. Harry Potter, Buz ve Ateşin Şarkısı, Alacakaranlık gibi pek çok popüler seri, belirli bir sırayla okunması gereken kitaplar olarak yayımlanır.
Özellikle fantastik, bilim kurgu, polisiye gibi türlerde, kitap serileri oldukça yaygındır.
Kurgu Evreni / Kurmaca Evren
Özellikle günümüzde giderek popülerleşmekte olan bir yapı, bir hikayeyi “seri” olarak değil, bir “evren” olarak kurgulamaktır.
Edebi kökü Balzac ve Emile Zola gibi Fransız yazarlara kadar uzanabilecek olsa da, daha çok popüler kültür ile, örneğin Marvel – DC Comics gibi çizgi roman şirketleriyle özdeşleştirilen kurgu evrenleri, 2010’lu yıllarda Hollywood filmlerinde önemli bir akım haline gelmiştir.
Birbirinden bağımsız, ama “aynı evren içinde yer alan”, dolayısıyla birbirleriyle etkileşime girebilen karakterleri yeri geldiğinde kendi hikayelerinde, yeri geldiğinde diğer karakterlerle bir araya getirerek kullanan bu yapı, edebiyat eserlerinde de karşınıza çıkabilir.
Örneğin, Orhan Pamuk sık sık farklı romanlarının aynı gerçeklik içinde yer aldığını ima eder. Sessiz Ev’de bir tarihçi olarak karşımıza çıkan Faruk, tarihi bir roman olan Beyaz Kale’yi el yazması olarak bulup çevirmiş, dolayısıyla romanın okuyucuya ulaşmasına vesile olmuştur.
Kafamda Bir Tuhaflık romanının ana karakteri Mevlut, Kara Kitap’ın önemli karakterlerinden köşe yazarı Celal’in yazılarını okur.
Nehir Roman
Günümüzde sık kullanılan bir kavram olmasa da, özellikle popüler edebiyat içinde değerlendirilmeyen yazarların birbirleriyle alakalı kitapları zaman zaman bir “nehir roman” olarak ifade edilebilir. Fransızca roman fleuve kavramının bir çevirisi olan nehir roman, yapısı itibarıyla “kurgu evreni” ile “kitap serisi” arasına yerleştirilebilir. Nehir romanların pek çoğu, tek bir eser olarak da okunabilecek, “bağımsız” eserlerdir, ancak kitaplar arasında devamlılık teşkil eden bazı unsurlar da bulunur.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Mahur Beste, Huzur ve Sahnenin Dışındakiler kitapları, bir nehir roman olarak değerlendirilebilir.
Bu kavramla ilgili daha detaylı açıklamalar için, Nehir Roman başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
Aslında nehir roman yazısında da biraz ifade etmeye çalıştığımız gibi, bu sorunun cevabı her zaman “net” bir şekilde verilemeyebilir. Bir nehir romanı kitap serisinden, kitap serisini kurgu evreninden ayıran tam olarak nedir? Bu konuda her zaman geçerli olduğunu söyleyebileceğimiz net tanımlar olmadığı gibi, pek çok eser birden fazla kategorinin tanımına uyuyor da olabilir.
Ahmet Hamdi Tanpınar ile Orhan Pamuk’un eserlerinin bir karşılaştırması, bize bu konuda yardımcı olabilir.
Orhan Pamuk'un eserlerinde kesinlikle bir "sıralı olma" durumu yoktur - bu kitaplar ele aldıkları konular açısından birbirlerinden tamamen ayrılır. Bu nedenle, bunlar bir "kurmaca evreni" olarak değerlendirilebilir, zira bütün kitapların ortak paylaştığı bir dünya olduğu izlenimi verilir, ancak bunun ötesine gidilmez. Tanpınar'da net bir sıralı olma durumu var mı gibi bir soru sorulursa, hayır, böyle bir durum onun eserlerinde de bulunmaz. Ancak Tanpınar'ın Mahur Beste - Huzur - Sahnenin Dışındakiler romanları, bugüne kadar hep bir nehir romanın parçaları olarak değerlendirilmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ı Orhan Pamuk'tan ayıran temel nokta, onun yine kendi içlerinde, "bağımsız" hikayeler anlatmasına karşın, sonuç olarak aynı aileyi işliyor olmasıdır.
Pamuk'un ilk dönem eserlerinde Nişantaşı'nda oturan, Beyoğlu'na giden, ansiklopedi yazan aydın, zengin karakterlerler yer alır. Ama bu karakterlerin aralarındaki bağlantılar çok az olduğu gibi, yazarın son dönem romanlarda, geçim sıkıntısı çeken, zor koşullarda yaşayan bir bozacı da bu "evrenin" parçası haline gelebilir. Tanpınar'da ise bu açıdan daha net bir tematik bütünlük bulunur. Orhan Pamuk'un eserlerinde sadece diğer kurmaca karakterlerin "ismi geçerken", Tanpınar'da Behçet Bey, İhsan, Talât Bey gibi karakter birden fazla kitapta detaylı olarak değerlendirilir.
Bu nedenle, Orhan Pamuk için "kurmaca evren" kavramı daha mantıklı bir tercihken, Tanpınar için "nehir roman" kavramının kullanılması yaygın bir durumdur.
Parçalar Halinde Yayımlanan Romanlar
Özellikle roman serisi ile karıştırılmaması gereken bir durum, uzun bir romanın ekonomik gerekçelerle birden fazla parçaya “bölünerek”, cilt cilt yayınlanmasıdır. Bunlar teknik olarak bir “seri” oluşturmazlar, zira yazar tarafından tek bir kitap olarak yazılmışlardır.
Buna çok iyi bir örnek, kendi içinde bir seri olan Buz ve Ateşin Şarkısı’nın Türkçe çevirisi olabilir. Ülkemizde Epsilon Yayınları tarafından yayımlanan seri, bu yazının yazıldığı tarihte yayımlanmış beş kitabı olmasına karşın, dilimizde dokuz kitap olarak sunulur.
Yukarıdaki görselde de görebileceğiniz gibi, ilk kitap hariç serinin tüm parçaları iki roman olarak yayımlanmıştır.
Metinlerarasılık
Bazı durumlarda, iki eser “tek taraflı” olarak da birbiriyle bağlantılı hale gelebilir. Biraz daha karmaşık bir konu olan Metinlerarasılık hakkında daha fazla bilgi almak için, aşağıdaki yazıyı kullanabilirsiniz:
Metinlerarasılık