Yıl |
Olay | Etki – Atmosfer |
---|---|---|
1918 - 19 | I. Dünya Savaşı’nın Sonu ve Sevr Antlaşması | Osmanlı Devleti net bir şekilde yenilmiştir. Sevr Antlaşması’nda ortaya konan maddeler ağırdır, ancak bunlara uymak kaçınılmaz gibi gözükmektedir. Ülkenin farklı yerlerinde, işgal güçlerine karşı düzensiz bir direniş başlar. |
Mayıs 1919 | İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali | İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi, yenilgiyi ve Sevr Antlaşması’nın zor koşullarını kabul eden vatandaşlar tarafından bile “aşırı” bir olay olarak görülür. Osmanlı’nın en büyük ikinci şehrinin, savaşa gerçek anlamda katılmayan Yunanistan’a verilmesi, büyük bir haksızlık olarak değerlendirilir, ülke içindeki direnişi ayrı bir seviyeye ulaştırır. |
Mayıs 1919 | Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişi | Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişi, sık sık işgale karşı direnişin başlangıcı gibi değerlendirilse de, bu tam olarak doğru değildir. Mustafa Kemal, Anadolu’ya Osmanlı Devleti tarafından ordu müfettişi olarak gönderilmiştir. Görevi, Sevr Antlaşması’ndan sonra Osmanlı topraklarını işgal etmesi kararlaştırılan ülkelere “direnen” düzensiz çeteleri, ayaklanan kişileri etkisiz hale getirmektir. Ancak o, bu düzensiz hareketleri bastırmak yerine, bunları düzenli bir direniş hareketi haline getirerek Kurtuluş Savaşı’nın gerçek anlamda başlamasını mümkün kılar. |
Ocak – Mart 1921 | I. ve II. İnönü Savaşları | Eskişehir yakınlarında Yunan ilerleyişini durduran I. ve II. İnönü Savaşları, 1919 – 20 yılları boyunca Anadolu’da örgütlenen düzenli direniş hareketi açısından önemli zaferler olur. Bunlar, askeri anlamda her şeyi bitiren, büyük çaplı savaşlar olmasa da, Anadolu’daki hareketin basit, düzensiz, başarısız olmaya mahkum bir direniş olduğu yönündeki yargıyı ortadan kaldırırlar. İnönü’deki zaferlerden sonra, Ankara merkezli direniş ciddiye alınan bir hareket haline gelir. |
Temmuz 1921 | Yunan İlerleyişi | Yunanlıların Anadolu’daki direniş hareketine somut bir cevap verme amacıyla başlattığı hücum, Türk Ordusu’nu Ankara’nın hemen batısına kadar geri çekilmeye zorlar. Yunan Ordusu, Eskişehir, Kütahya ve Afyon gibi önemli şehirleri ele geçirir. Bu kayıpların yaşandığı süre., Kurtuluş Savaşı’nın en “karamsar” günleri olarak değerlendirilebilir. Askerler hariç pek çok kişinin Ankara’yı bile terk ettiği, kısa süre içinde Ankara’nın düşmesinin beklendiği, Yunan zaferinin yaklaşmakta olduğunun hissedildiği bu dönem, Mustafa Kemal’in ordunun kumandasını şahsen eline alması ile Sakarya Meydan Muharebesi’nde tersine çevrilir. Pek çok insanın Anadolu’daki hareketin yenilgiye uğrayacağını düşündüğü bu dönemin karamsarlığı, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan edebi eserlerde de sık sık karşımıza çıkar. |
Ağustos – Eylül 1921 | Sakarya Meydan Muharebesi | Ankara’nın batısındaki Sakarya Nehri etrafında yaşanan bu savaşta, Yunan ilerleyişi durdurulur. Bu zafer, hem psikolojik, hem de askeri olarak savaşın dönüm noktası olur. Sayı ve teçhizat açısından üstün olan Yunan ordusunun Ankara’ya ulaşamaması, onların uzun vadede de bu savaşı kazanamayacağının bir kanıtı olarak görülür. Bu savaştan sonra Türk ordusu, “savunma yapan” taraf olmaktan çıkar ve taarruza geçmek için hazırlıklar yapmaya başlar. |
Haziran - Ağustos 1922 | Ateşten Gömlek, 1922 yılının Haziran ve Ağustos ayları arasında, Büyük Taarruz'dan kısa süre önce tefrika edilir. Romanın konu aldığı dönem için Analiz sekmesine göz atabilirsiniz. | |
Ağustos 1922 | Büyük Taarruz | Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra bir sene kadar süren taarruz hazırlıkları tamamlanır ve Yunan ordusu hızlı bir şekilde yenilerek İzmir’e kadar ulaşılan süreç başlar. Bu noktada, artık savaşın kazanılacağı, savaştan sonra merkezin “İstanbul” ve Osmanlı Hanedanı değil, Ankara ve Millet Meclisi olacağı kesinleşmiş durumdadır. |