Açıklama
Romana başlığını veren “Hayır…” sözcüğü, kitapta bir motif olarak sık sık karşımıza çıkar. Bu kelimenin en net kullanımlarından bir tanesi, Aysel’in yaptığı son akademik çalışmada yer alır.
Dar Zamanlar serisinin ilk halkasında, öğrencisi Engin ile ilişkisi üzerinden toplumun kendisinden beklentilerine karşı çıkan ve hayatını kendi inançları doğrultusunda yaşamaya çalışan Aysel, Hayır…’da bu görüşleri şiddetli bir şekilde tekrarlar. Herkesin hayatının neredeyse baştan sona planlanarak oluşturulduğu bir devirde, o “aynılaşmaya,” “aynılığa”, “yinelemeye”, bütün “benliği” ile karşı çıkar.
Romanın en önemli “sloganlarından” birini oluşturan bu cümleler, kitap içinde her zaman büyük harflerle sunulur.
Alıntı #2, Sayfa 135: Gazeteler de sakin sakin yazdılar: Bir Sahtekarlık Olayı. (…) Sonra aynı gazeteler yine sakin sakin yazdılar: Uluslararası Sosyal Antropoloji Enstitüsü Yeni Yankılar ödülü Prof. Dr. Aysel Dereli’ye verildi. Değerli incelemecimizle onur duyuyoruz. (…) Sakin sakin sahtekarlık, sakin sakin onur: İkisi de aynı inceleme için.
Açıklama
"İnsanlarda ve Toplumlarda Boş Alanların Kullanımı” isimli makalesi, Aysel Dereli için tuhaf sonuçlar doğurur.
İlk olarak, Engin ile ilişkisi nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılan Aysel’in üniversiteden bazı belgeler kaçırdığı, bu araştırmada kendine ait olmayan pek çok nokta bulunduğu ifade edilir. Bu haber, Aysel’in kötü bir resmiyle gazetelerde yayınlanır.
Ancak bir süre sonra, aynı makale Aysel’e yurt dışında bir ödül kazandırır. Aynı gazeteler, bu olaydan kısa süre sonra, Aysel ile “onur duyduklarını” yazmaya başlar.
Bu kurgu öğesinin, Adalet Ağaoğlu’nun yaşamıyla nasıl bir bağlantısı olabileceğini, Arka Plan bölümünden inceleyebilirsiniz.
Alıntı #3, Sayfa 166: Parkın kapısından dışarı fırladı. “Bekleniyorsunuz, bekleniyorsunuz!” anonslarına aldırmadan, Aysel’in peşinden koştu, koştu. Otobüse binmeden ona yetişti; soluk soluğa, kucakladı, sımsıkı kucakladı. Hem ana, hem sevgili, hem dost, hem hoca; hepsini hep birden öptü öptü; birlikte yaşanmış güzel günler sayısınca, birlikte yaşanmış kötü günler sayısınca, gelecekte yaşanacak çok daha güzel, az daha acı günler sayısınca öptü: Biz hiçbir zaman ayrılmadık. Hiç ayrı kalmadık. Kalmayacağız da.
Çenesinde beyaz kıl falan yok. Nar çiçeği hırkası ona çok yaraşmış. (…)
Açıklama
Romanın ikinci bölümünün odak noktasındaki Engin, aradan yıllar geçmesine rağmen, Aysel’i unutamamıştır. Bir süre önce, Avrupa’da görüşmelerini hatırlayan Engin, Aysel yanından ayrıldıktan sonra peşinden koşar ve onu yakalar.
Bu alıntının, özellikle Engin karakteri için ima ettiklerini daha iyi anlamak için, Önemli Karakterler bölümünden Engin’e göz atabilirsiniz.
Alıntı #4, Sayfa 200: Bu sınırın dışına çıkanlar, kendilerini gerçekten özgür kılanlar yalnızca sanatçılar ve deliler. Onların dışında kimse, yönetenin dayattığı sürü hayatlarının güvencesinden yoksun kalmak istemiyor. Yönetilmek rahat. Bu kolayımıza gidiyor.
Açıklama
Engin’in gözetmenlik yaptığı Ruh Hastalıkları merkezinde çalışan Doktor Bernt, özgürlük kavramına ulaşmanın oldukça zor olduğu görüşündedir. Ona göre, insanlık tarihindeki tüm politik sistem, devlet, lider değişiklikleri; insanların özgürlüğünü yalnızca belli sınırlar arasında hareket ettirmiş, ama gerçek anlamda değiştirmemiştir.
Doktor Bernt, gerçekten özgür olabilecek kişilerin yalnızca eserleri içinde sanatçılar ve deliler olduğunu savunur.
Alıntı #5, Sayfa 275: Baştan alabilirim. Parçaları kendimce yanyana dizebilir, üstüste yığabilir, birini ötekinden farklı uzaklıklara koyabilirim.
Açıklama
Romanın son sayfasında yer alan bu cümle, bir bakıma Hayır…’ın kurgusunu özetler niteliktedir. Farklı zamanları, gerçek ve hayali insanları, aynı gerçekliğin farklı olasılıklarını bir arada okuyucuya sunan Hayır… bir yazarın kurgu olanaklarını “denediği” bir kitap olarak da değerlendirilebilir.
Yazar : Adalet Ağaoğlu
Yayınevi : Remzi Kitabevi
Yılı : 1987
Kullanılan Baskı : İş Bankası Kültür Yayınları, 2007
Sayfa Sayısı : 275