Alıntı #1, Sayfa 4: Benim gibi, benim gibi bir adamın oğlu ha!
Açıklama Roman boyunca anlatıcı ile babası arasında devam eden çekişmenin bir yansıması olarak gösterilebilecek bu cümle, romanın en önemli iki karakteri arasındaki ilişkiyi temsil eder. Kendisi gibi okumaya, “büyük adam” olmaya gayret göstermediği için bir hayal kırıklığı olarak gördüğü oğlunu roman boyunca tam anlamıyla kabullenemeyen baba, bu durumu yukarıdaki cümleyle ifade eder.
Alıntı #2, Sayfa 20: Ama ben babamı asıl "fırka" mücadelelerinde tanıdım.
(...)
Ayrı sınıflara mensup olması lazım gelen insanların karmakarışık kalabalığına nutuklar söyleniyor, nutuklara karşılık eller çırpılıyor, "Yaşa!" diye bağrılıyordu. Böyle bir kalabalığı zaman zaman coşturan bir adamın oğlu olduğumun farkındaydım.
(...)
Günlerden bir gün - kül renkli bir gündü - babam beni çok erken uyandırdı. Aspirin almaya gönderdi. Aspirini almış, geliyordum. Bir köşeyi dönünce birdenbire o... Ağır siyah paltosunun içindeeydi, başında kahverengi fötrü, elinde sarı çantası, her zamandan daha heybetli ve korkunç, yanında da iki arkadaşı...
"Uslu ol!" dedi. "Okuluna devam et ve derslerine çalış."
Açıklama
Baba Evi, romandaki karakterlerin hayat tarzı açısından çok net bir şekilde ikiye ayrılabilir. Romanın ilk sayfalarında gayet zengin olan aile, anlatıcının babasının siyasi faaliyetleri nedeniyle maddi anlamda bir çöküş yaşar. Bundan sonra giderek yoksullaşan, Türkiye dışına kaçmak zorunda kalan anlatıcı ve ailesi, çok daha zor koşullara alışmak zorunda kalır.
Romanın beşinci bölümünün başlangıcında yer alan bu cümleler, ailedeki bu çöküşün de başlangıç noktası olarak gösterilebilir.
Alıntı #3, Sayfa 56: Onun çalıştığı bitişik çikolata fabrikasına dadandığım için bir gün patron, kızların önünde kulağımdan yakaladı, getirip makinemin yanına bırakı, bağırdı, çağırdı.. Galiba, "Bir daha seni orada görürsem kovarım!" dedi .
Rezil olmuştum.
(...)
Ya postallarım? Onlar büsbütün eskimişlerdi. Küçük adam oluşuma hayatımda ilk defa klanet ederek, şaşkın, bekledim. Kızamıyor, hiç olmazsa, nasıl kızacağımı beceremiyordum. Buna hakkım da yoktu galiba.
Açıklama
Romanın anlatıcısı, sosyal ve ekonomik açıdan ilginç bir konumda bulunur. Romanın ilk bölümlerinde oldukça zengin, tanınmış bir ailenin çocuğu olarak büyürken, babasının siyasete atılması ve "gözden düşmesi" ile hayat tarzı tamamen değişir.
İlginç bir şekilde, romanın ana karakteri kendisini bu yeni hayatta aslında daha rahat, daha mutlu hisseder. Ancak çalışma saatlerinde aşık olduğu Elena'nın çalıştığı çikolata fabrikasına gitmesi ve patronundan böyle bir tepki görmesi, ilk "küçük adam" olduğu için üzülmesine sebep olur. "Küçük Adam" olmak, onun için başkaları için çalışmak, söz hakkı sahibi olmamak ve bu alıntıda da görülebileceği gibi, "nasıl sinirleneceğini bile bilmemek", kendinde sinirlenmeye bile hak görmemek gibi fikirlerle açıklanabilir.
Orhan Kemal'in Baba Evi ile başlayan, Avare Yıllar ve Cemile gibi romanlarla devam eden "serisi", yine bu kavramla, "Küçük Adamın Romanı" başlığıyla ifade edilir.
Yazar : Orhan Kemal
Yayınevi : Varlık Yayınları
Yılı : 1949
Kullanılan Baskı : Baba Evi - Avare Yıllar (Birleştirilmiş Baskı), 8. Basım, 2017
Sayfa Sayısı : 97