Eskici ve Oğulları Orhan Kemal

Alıntı #1, Sayfa 16 - 17: 
“Fabrika”, deli deli dönen birtakım kayışlarla kasnakların çevirdiği makinelerin baş döndürücü uğultusunda tohumlu pamukları yutup, tohumsuz bembeyaz kusan, kusulmuş bembeyaz pamukları şaşılacak bir hızla birtakım yollardan, çengellerden geçirirken, kıyırıp, büken, masuralara saran, sarılmış masuraları şakırtılı tezgahlara kola kokulu kaymak gibi bez haline getiriveren bir güç’tü. Bu gücün daha şimdiden yüzler, hatta binlerce insanın günlerce çalışıp ancak çıkarabileceği işi birkaç saatte çıkarıverdiğini görüyor, “Fabrika”ya karşı korkulu bir hayranlık duyuyordu.

Açıklama
Romanın henüz başında Topal Eskici’nin babası tarafından fabrikalarla ile ilgili düşünülen bu cümleler, Eskici ve Oğulları’nın aktaracağı kurguya da bir giriş niteliğindedir. Fabrika ve sanayileşmenin ailenin maddi gelirini ciddi oranda azaltması, onları kendileri için bir felaket olacak “kütlü toplama” macerasına atılmaya zorlar.
 
Alıntı #2, Sayfa 117: 
Anası, ille anasına nasıl anlatmalıydı ki, el, gün, bildik, gördük, tanıdıklardan, yapacakları dedikodulardan hiç, ama hiç hayır yoktur; böylelerinin övmeleri de, yermeleri de karın doyurmaz; aslolan iştir, çalışmaktır, çalıştığının karşılığını almaktır, alabilmektir!

Açıklama
Büyük Oğul’un kafasından geçen bu düşünceler hem kendi karakterini, hem kendi bakış açısını, hem de Analiz bölümünde incelediğimiz “mahalle baskısı” kavramının bir eleştirisini içerir.
 
Alıntı #3, Sayfa 139: 
Ortada inat, car curt olmasa, hepsinin istekleri de birdi: Daha iyi bir yaşama kavuşmak!
 
Alıntı #4, Sayfa 154: 
Ismarrıççılıktan kazanalım, büyük bir konağa geçelim ki biz de halli mallılar arasına girelim
 
Alıntı #5, Sayfa 165: 
Konuşmaktan çok, herkes kendi içindekini yaşıyordu. Bu daha iyiydi. Ananın yıllar yılı kafasından çıkmayan “güm güm gümleyen konak”, (…) Cavit’in kafasında av tüfeği, Ayşe’nin Singer dikiş makinesi, büyük oğulun bundan böyle hiç tükenmeyecek, onları hiç aç bırakmayacak bir iş, küçük oğulun da duvarları artist ve futbolcu resimleriyle süslü duvarlar.

Açıklama
Bu üç alıntı, ailenin kütlü toplamaya gitmek için kendilerini inandırdıkları hayalleri ve düşünceleri ortaya koyar. Orhan Kemal, normal şartlarda kütlü toplamak gibi bir işle alakası olmaması gereken insanları, bu zorlu işe böyle hayaller sayesinde gönderir.
 
Alıntı #6 - 7, Sayfa 355  - 360 : 
(…) iç güveysi, damat bey, keneften döndüler. Damat bey! Beyliğine sıçtığım. Ulan tığı teber, şahı velayet girdin içimize be! Ulan fırın kapaklığı mı yaptın? Ne pişkinlik bu be? Meteliksiz gel, gir, kız oğlan kızı çek al, kayınbabayı evlatlarından ayır, yağmurun altında, çamurlarda Allahları şaşsın, sen burada lokmanın yağlısını gövdene indir, beleş beleş kenefte çatla, ooooooh!
Ulan ne anansının gözüydü şu oğlan be! Oğullarını, kızlarını, karısını böyle isterdi işte, isterdi, ama, nerdeee? Hiçbiri Ünal’ın kesip attığı tırnak olamazdı bu bakımdan. (…) Karşısına geçip çır çır etmeseler de, şu oğlan, şu yedi kat yabancı oğlan gibi kaşmerlik etseler olmaz mıydı?


Açıklama
Bu alıntılar, birlikte düşünüldükleri zaman Topal Eskici’nin karakteri ve roman boyunca özetlenen özellikleri hakkında kayda değer bilgiler verir. Aralarında yalnızca beş sayfa ve romandaki süreyle birkaç dakika olmasına karşın, bu iki alıntı da Topal Eskici’nin kızıyla evlenen Ünal hakkındaki görüşlerini içerir. Öfkeyle bağırdığı Ünal’ın kendisine hemen rakı getirmesi, ona hizmet etmesi ve dediklerine karşı ağzını bile açmaması, Topal Eskici’nin duygularının da bir anda değişmesini sağlar. Bu, onun roman boyunca daha uzun vadede gösterdiği karakter özellikleriyle de doğru orantılıdır.
 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon