Fatih - Harbiye Peyami Safa

Neriman
Şinasi
Faiz Bey
Macit

Romanın merkezinde Neriman ve Şinasi bulunur. 

Neriman, Fatih – Harbiye romanının ana karakteridir. Fatih’te büyüyen ve bu semtin geleneksel kültürü içinde yetişen Neriman, romanın başlangıcından bir süre önce Avrupai bir hayata özenmeye, bu şekilde yaşayan Macit ile birlikte gezmeye başlamıştır. Fakat, yetiştiği kültürü ve yedi senedir birlikte olduğu Şinasi’yi de kolay kolay göz ardı edemez.
 
Bu durum, romanın başında kafası karışık bir Neriman portresi görmemize neden olur. Neriman tam olarak nasıl mutlu olacağını, nasıl yaşamak istediğini bilmemekte, babasına ve Şinasi’ye modern, Batılı bir hayat yaşamak istediğini söylese de Fatih’teki hayatında da mutlu olduğu şeyler bulabilmektedir. Örneğin, Macit’e olan ilgisine ve Şinasi’de beğenmediği özelliklere rağmen, Şinasi’nin kendisini çok mutlu ettiğini kabul eder.Bu “kimlik bunalımı,”  Türk Edebiyatı’nda bu kafa karışıklıklarını yaşayan bazı diğer karakterler gibi, Neriman’da da çeşitli zayıflıklara neden olur: Batılılaşma hevesi ve Macit ile ilişkisi gibi konularda birisi onunla yüzleştiği zaman, Neriman sinir krizleri ve nöbetler geçirir.
 
Peyami Safa, Neriman’ın yaşadığı buhranı yalnızca hikayesi üzerinden anlatmaz, bu durumu doğrudan okuyucuya aktarır:
 
“Genç kız, iki ayrı medeniyetin zıt telkinleri altında, gizli bir deruni mücadele geçiriyordu.”
 
Peyami Safa, Fatih – Harbiye romanının hatırı sayılır kısmını Neriman’ın gözünden anlatmasına karşın, ilginç bir şekilde, bu karakteri çok güçlü şekilde kurgulamaz. Neriman’ın Faiz Bey gibi bir babası, Şinasi gibi bir “nişanlısı” varken Doğu ve Batı medeniyetleri arasında kalması zaman zaman bir zafiyet olarak gösterilir. Peyami Safa’nın savunduğu fikirler doğrultusunda, bunun bir amacının da Neriman’ın “güçlü” bir karakter olması durumunda, Batı’ya zaten asla özenmeyeceği düşüncesi de sezilebilir.
 
Örneğin Neriman, kedileri Doğululara, köpekleri Batılılara benzeterek bir paralellik  düşündüğünde, Peyami Safa Neriman’ın düşüncelerini “anlatıcı” olarak keser ve okuyucuya Neriman’ın neden böyle bir karşılaştırma yaptığını aktarır. Ona göre, “büyük bir kültürü olmayan” Neriman, “ancak bu basit remizlerin” zıtlıkları hakkında karşılaştırmalar yaparak kendisine göre bazı fikirlere sahip olmaktadır.2 
 
Bu düşünce, ilerleyen bölümlerde farklı karakterler tarafından da yinelenir. Kızının karşılaştırmasını duyduktan sonra Faiz Bey, onu kendi kültürünü tanımamakla, kültürünün önde gelen alimlerini okumamakla suçlar.3 Ferid ve Şinasi kahvede konuşurken, Ferid medeniyet meselesinin Türkiye’de sadece gösteriş olarak algılandığını, özellikle de kadınların bu konuyu sadece bir fantezi olarak yaşadığını ifade eder.4 
 
Neriman, roman boyunca yaşadığı çeşitli konuşmalarla Doğu kültürünün neden saygıdeğer bir kültür olduğunu anlar. Faiz Bey’in Doğu’nun icatlarına ve önemli kişilerine verdiği örnekler, Gülter’in anneannesi hakkında söylediği sözler ve müzik konusunda yapılan tartışmalar, okuyucuya olduğu kadar Neriman’a da Doğu kültürünün üstün yanlarını gösterir.
 
Dayısının kızları ona geçici hevesler için sevdiği adamı terk eden Rus kızının hikayesini anlattığında, bu sürecin doruk noktasına ulaşılmış olur ve Neriman Macit ve Şinasi’yi düşünerek Batılılaşma adı altında istediği şeylerin basit bir heves olduğunu anlar. Romanın sonu da Neriman’ın gerçek kimliğinin hangisi olduğunu anlaması ve bu kimliğini kabullenmesi ile gerçekleşir.

1s.30
2s.48
3s.51
4s.98

 

Romanın merkezinde Neriman ve Şinasi bulunur. 

Şinasi, Doğu ve Batı arasında kalan Neriman’ın gözünde, “Doğu”yu temsil eden karakter olarak tanımlanabilir, zira romanın genelinde olduğu gibi, Peyami Safa Şinasi’nin rolünü de fazla gizlemez, onun temsil ettiği değerleri açık açık okuyucuyla paylaşır:
 
“Şinasi, Neriman’ın gözünde, aileyi, mahalleyi, eskiyi, şarklıyı temsil ediyordu; Macit yeninin, garbın (batının), ve bunlarla beraber meçhul ve cazip sergüzeştlerin (maceraların) mümessili (temsilcisi) ve namzediydi (adayıydı).”1
 
Fethi Naci, Macit’i de, Şinasi’yi de birer “roman kişisi” değil, Neriman’a belli şeyler ifade eden birer “tip” olarak tanımlar.2 Fakat Macit’ten farklı olarak Şinasi, romanda biraz daha karakter özellikleri gösterir: Roman boyunca onun başından geçenler de anlatılır, yazar bu karakterin düşüncelerini, hislerini, Neriman’ın son dönemdeki değişimlerine olan tepkilerini paylaşır. Şinasi, Neriman ile birlikte romanın ana karakterlerinden biri rolündedir.
 
Neriman’ın babası Faiz Bey, çok sevdiği Şinasi’yi “sessiz, halûk, fevkalade terbiyeli, fıtraten asil bir çocuk” olarak tanımlar. Peyami Safa da Şinasi’yi roman boyunca olumlu bir figür olarak göstermeye dikkat eder. Şinasi her zaman sakin, ağırbaşlı, olayları idare etmeye çalışan, kavga ve tartışmalara girmeyen bir karakter olarak sunulur.
 
Yedi senedir birlikte olduğu Neriman’ın kendisine yalan söylediğini görünce, Macit Bey’e bir ölçüde ilgi duyduğunu anlayınca bile kontrolünü kaybetmez, sabırlı bir şekilde bekleyerek, olayları akışına bırakarak bu hevesin geçmesini bekler.
 
Günün sonunda, beklediği durum da gerçekleşir ve Neriman Macit’e olan ilgisini ve batılılaşma hayallerini bir kenara bırakarak Şinasi ile evlenmeye karar verir.

1s.60
2
Naci, Fethi. Yüz Yılın 100 Türk Romanı. İş Bankası Yayınları, 2. Baskı. s.202

Romanın merkezinde Neriman ve Şinasi bulunur. 

Neriman’ın babası Faiz Bey, romanda Şinasi’nin yanında ikinci bir doğulu karakter olarak kullanılır. Neriman “eski”, “geleneksel” kültüre kızdığı zaman, bu sinirini genellikle Faiz Bey ve Şinasi’den çıkartır.
 
Peyami Safa, Faiz Bey ile Şinasi’nin karakterlerinin birbirlerine benzediğini ve iki karakterin iyi anlaşmasının sebebinin de bu benzerlik olduğunu ifade eder. Tıpkı Şinasi gibi Faiz Bey de roman boyunca sakin ve ağırbaşlı bir görüntü çizer. Şinasi Neriman’ın değişimi sırasında kafa karışıklığı yaşarken, kızının mutlu olmadığının farkında olan Faiz Bey bu konuda daha çok üzülür.
 
Doğu kültürünün en azından edebiyat ve müzik alanında önemli eserlerini okumuş olan Faiz Bey, bu açıdan kültürlü bir karakter olarak tanımlanabilir. Fakat bu yönde fazla bilgili olmayan kızı ile girdiği tartışmalarda ağırbaşlılığını korur, bilgisini detaylı bir şekilde göstermeye, kızını bu şekilde etkilemeye veya mahcup etmeye çalışmaz.
 
Şinasi ile Faiz Bey’i farklılaştıran en önemli faktör yaştır.  Romanın başladığı dönemde artık iyice yaşlanmış olan Faiz Bey yorgun ve bitkin bir görüntü çizer. Yaşı ilerlemiş olmasına karşın geçim sıkıntısı çekiyor olması hayatı onun için daha da zorlaştırır ve Neriman’ın yeni yaşam tarzı için yaptığı harcamalar Faiz Bey’in hayatındaki en önemli sorun halini alır. Öyle ki, Neriman’ın baloya gidebilmesi için para bulmaya çalıştığı bir günün ardından Faiz Bey, eve Gülter’in deyişiyle “perişan” bir halde gelmiştir.
 
Romanın sonunda Neriman’ın balodan ve diğer batılılaşma sevdalarından vazgeçmesi nedeniyle, Faiz Bey de rahatlar ve uzun bir süre sonra rahat bir uyku çekebilir.

Romanın merkezinde Neriman ve Şinasi bulunur. 

Neriman’ın karakterindeki değişimin en büyük sebeplerinden bir tanesi, Batılı hayat tarzıyla onu etkileyen Macit’tir. Macit, romanda gerçek anlamda bir “karakter”den çok Batının bir sembolü, Neriman’ın Batıyla ilgili sevdiği şeylerin bir özeti olarak kullanılır. Zira yüz otuz sayfalık roman boyunca, Macit yalnızca iki kere karşımıza çıkar ve ikisinde de Neriman’ı alelacele baloya davet etmek dışında bir şey yapmaz, hemen ortadan kaybolur.
 
Macit’i roman açısından önemli yapan, onun Neriman için ifade ettikleridir. Neriman, Macit’i gerçek anlamda tanımamasına rağmen, onun “gözle görülür” özelliklerinden fazlasıyla etkilenir. Batılı yaşam tarzı, eğlenmeye gittiği yerler, katıldığı etkinlikler Neriman için büyüleyicidir. Romanın ilk sayfalarında Macit’i düşünürken, onu doğrudan Şinasi ile karşılaştırır, fakat yaptığı karşılaştırma doğrudan dış görünüş ile ilgilidir:
 
“O Macit’in ellerine baktım, kadın eli gibi, tertemiz, incecik, tırnakların üstünde bile çalışmış. Şinasi’nin elleri gözümün önüne geldi. Tırnağın biri kırık, öbürü batık… Ne imiş? Kemençe çalarmış.”1

Peyami Safa, Neriman’ın düşüncelerini okuyucuya aktarırken, Macit’in bu rolünü açıkça okuyucuya bildirir:
 
“Şinasi, Neriman’ın gözünde, aileyi, mahalleyi, eskiyi, şarklıyı temsil ediyordu; Macit yeninin, garbın ve bunlarla beraber meçhul ve cazip sergüzeştlerin mümessili (temsilcisi) ve namzediydi (adayıydı).”2


Fatih - Harbiye dizisini izlemiş olanlar, romanda Macit'in neredeyse hiç rol oynamamasına şaşırabilir.
 
Sonuç olarak Macit, romanda Doğu’yu temsil eden Şinasi’yle bir zıtlık oluşturması için yaratılmış, fakat gerçek anlamda bir karakter olmak yerine Neriman’ın düşüncelerinde Batı’yla eşdeğer görülen bir sembol olarak kalmıştır. Romanın sonunda, özellikle de hikayesini kuzenlerinden dinlediği Rus kızın başından geçenleri öğrendikten sonra, Neriman Macit’in aslında sahte bir heves olduğunu anlar ve asıl mutluluğu Şinasi ile bulacağını fark eder.

1s.29
2s.60
 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon