Fatih - Harbiye Peyami Safa

Alıntı #1-#2-#3, Sayfa 29: 
Evdeki hey hey yetişmiyormuş gibi üstelik bir de Darülelhan! Şu alaturka musikiyi kaldıracaklar mı ne yapacaklar? Yapsalar da ben de kurtulsam. Hep ailenin tesiri. Babam şark terbiyesi almış. Ney çalar, akrabam öyle. Fakat artık sinirime dokunuyor, bir kere şu musibetin biçimine bak, hele bu torbası.

Oturduğum mahalle, oturduğum ev, konuştuğum adamlar çoğu sinirime dokunuyor. O Fatih meydanının önünden geçerken meydan kahvelerinde bir sürü işsiz güçsüz, softa makulesi adamlar oturuyorlar. Biraz temizce giyindin mi insanın arkasından fena fena bakıyorlar, kim bilir neler söylemiyorlar, insan yolda bile rahat yürüyemiyor. Sonra o dükkanların hali nedir? Adım başına aşçı ve kahve. Erkeklerin işi gücü kahvede, caminin önüne oturup sokağı seyretmek.

Dün Tünel’den Galatasaray’a kadar dükkanlara baktım. Esnaf bile zevk sahibi. İnsan bir bahçede geziniyormuş gibi oluyor. Her camekan çiçek gibi. En adi eşyayı öyle biçime getiriyorlar ki mücevher gibi görünüyor. Sonra halkı da bambaşka. Dönüp bakmazlar. Yürümesini, giyinmesini bilirler. Her şeyi bilirler canım…


Açıklama
Romanın ilk sayfalarında yer alan bu cümleler, Neriman’ın alışık olduğu hayattan “sıkılmasını” ortaya koyan cümlelerdir. Bu sayfalarda alafranga kültüre daha yakın hisseden Neriman, kendi çevresini bu düşüncelerle yadırgar.
 
Alıntı #4, Sayfa 30: 
Bu tramvay Neriman’da bütün arzuları şiddetle uyandıran bir münebbih haline gelmişti.

Açıklama
Romana adını da veren Fatih – Harbiye tramvayı, romanın başında Neriman için başka bir dünyaya geçiş kapısı, kendi günlük, bayağı hayatından, Batı’nın renkli hayatına geçişi simgeleyen bir araç haline gelir.
 
Alıntı #5, Sayfa 32: 
Neriman Beyoğlu’na çıktığı vakit, halis Türk mahallelerinde oturanların çoğu gibi, kendini büyük bir seyahat yapmış sanırdı. Gene Fatih uzakta, çok uzakta kaldı. Tramvayla bir saat bile sürmeyen bu mesafe, Neriman’a Efgan yolu kadar uzun görünürdü ve Kabil’le New York arasındaki farkların çoğuna İstanbul’un iki semti arasında kolayca tesadüf edilir.

Açıklama
Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar özellikle Avrupalıların ve azınlıkların yoğun olarak yaşadığı bir semt olan Beyoğlu, Neriman’ın Batı’ya yönelik hislerini en şiddetli hissettiği bölge olur.
 
 
Alıntı #6, Sayfa 48: 
Neriman düşündü ve bir anda şarklıların kedileri ve garplıların köpekleri niçin bu kadar sevdiğini anladı. Hıristyian evlerinde köpek ve Müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, garplılar köpeğe benziyorlar. Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri bazı uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lapacı, tenbel (sic) ve hayalperest mahluk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik ve atılgandır. İşer yarar; birçok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır. 

Açıklama
Neriman'ın Doğu'yu kedilere, Batı'yı ise köpeklere benzettiği bu cümleler, romanın meşhur karşılaştırmalarından biri olarak gösterilebilir. Ancak Neriman'ın burada yaptığı tespitler, kendisinden çok daha sakin, bilgili ve kültürlü olan babası tarafından yanlış çıkarılacaktır. 
 
Alıntı #7, Sayfa 13: 
Genç kız, iki ayrı medeniyetin zıt telkinleri altında, gizli bir deruni mücadele geçiriyordu.

Açıklama
Bu cümle, iki açıdan değerlendirilebilir. İlk boyutta, Fatih - Harbiye romanı baştan sona bu cümleyle rahatlıkla özetlenebilir, zira romanın tüm konusu, Neriman'ın hangi kültüre ait olduğuna karar verme süreciyle alakalıdır. İkinci boyutta, tüm romanı rahatlıkla özetleyebilecek bir cümlenin metin içinde sunulması, Peyami Safa'nın önceliklerini okuyucuya gösterir. Mesajın net olarak anlaşılması, bu mesajın yeri geldiğinde net bir şekilde sunulmasını engellemeyecek, edebi kaygıların herhangi bir rol oynamasına izin vermeyecek kadar büyük bir önceliktir. 
  
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon