Kaplumbağalar Fakir Baykurt

Özet
Detaylı Özet
Ana Hatlar


Arpa ve buğdaydan başka bir şey yetişmeyen, düğünleri için şarabı dışarıdan bulması gereken, üzüm satmaya gelen satıcıların aşağılayıcı tavırları ile yüz yüze kalan Tozak Köyü’nün boş bir alanında bağ kurulması fikri gündeme gelir. Eğitmen Rıza’nın başını çektiği bu fikir, köyün muhtarı Battal ve yıllarca ekinlerle boğuşmaktan fazlasıyla bunalmış olan yaşlı Kır Abbas tarafından da şiddetle desteklenerek köy genelinde kabul edilir.
 

“Purluk” dedikleri bölgeyi günlerce kazıp, zar zor buldukları çubuklarla bir bağ ekmeyi başaran Tozaklılar, bağın sorumluluğunu Kır Abbas’a verir. Ailesi ile pek iyi geçinmeyen Kır Abbas, bağ kurma çabasını hayatının tek amacı haline getirir, hatta havanın soğuk olmadığı dönemlerde doğrudan bağda kalır.
 

Beş yıl içinde bu yoğun çabalar "meyve vermeye" başlar. Başta Kır Abbas ve Rıza’nın çabalarıyla, sadece üzüm yetişen bir bağ sahibi olmakla kalmayan köy halkı, aynı zamanda kavun ve karpuz yetiştirdikleri bir bostanı da yeşertirler.


Bir süre bağlarının ve bostanlarının keyfini süren Tozaklıların tekdüze hayatı, bir gün köylerine gelen cip ile bölünür. Kadastro çalışması için gelen memurlar, köyün her tarafını ölçtükten sonra Purluk’u da inceleyerek köylülerden buranın daha önce kimseye ait olmayan bir arazi olduğunu, köylülerin kendi çabalarıyla buraya bir bağ kurduklarını öğrenirler.


Bir süre sonra, kadastro raporunun sonuçları belli olur: Köylülerin onca uğraşla üretken bir bağ kurdukları alan, bir anda devletin malı oluverir ve köylüler bağlarının Hazine’ye bağlanacağını öğrenir.


Önce Kır Abbas, daha sonra da Rıza ve Muhtar Battal, dilekçelerle, yardım istekleriyle bağlarını kurtarmaya çalışır, ama anlamadıkları ve tamamen yabancı oldukları bürokrasi içinde hiçbir sonuca ulaşamazlar. Daha ilk denemesinden sonra bağ “masalının” bittiği anlayan ve kendisini torunu Yeşer’e adayan Kır Abbas, herkes pes edince köyün hayvanlarını Purluk’a salar ve hayvanların bağı yiyerek yok etmesini sağlar.

Birinci Bölüm

Roman, korkunç bir sıcakta, Tozak Köyü’nde başlar. Yıllardır ekin biçen Kır Abbas, sıcağa dayanamayarak karısı Cennet Kadın, oğlu Yusuf ve gelini Senem’le tartışır ve biçmeyi bırakarak eve doğru yönelir. Bu sırada gördüğü bir kaplumbağa, ondan korkup kabuğunun içine girince Kır Abbas sinirlenir, ufak bir çukur açıp kaplumbağayı ters bir şekilde içine koyar.
 

Daha sonra bu yaptığına pişman olsa da, geri dönmeye üşenip köyün iki kuyusunu ziyaret eder.
 

Bu sırada köyün eğitmeni Rıza tarladan dönerken kaplumbağayı görür – sıcak, kaplumbağayı çoktan öldürmüştür. Bunu yapana içinden söverek köye doğru yürüyen Rıza, burada Kır Abbas ile karşılaşır. Kır Abbas ters çevirdiği kaplumbağayı düzeltmeye gittiğini söyleyince, Rıza önce sesini çıkartmamaya çalışır, fakat kendini tutamayarak Kır Abbas’ın arkasından “Git de yaptığını gör!” diye bağırır.
 

Bir süre bunun vicdan azabını çeken, özellikle de Rıza’ya yaptığı işi anlattığı için üzülen Kır Abbas, yine tarlada fazla çalışamayıp köye döner. Bu sefer kuyularda “payından” fazla su çekip serinlemeye çalışır, hatta sonunda kuyulardan birinin içine girer.
 

Kır Abbas evde banyo yapmayı beklerken, kardeşi Pat Ali gelip kendisinden oğlu Durmuş’un düğünü için borç ister. Pat Ali parayla şarap alıp, oğluna iyi bir düğün yapmak istemektedir, ancak parası olmayan Kır Abbas ona yalnızca eşeğini verebilir. Bu eşeği alan Pat Ali, çevre köylerden üzüm bulur, ancak bu çok da kolay olmaz.
 

Üzüm ile ilgili ikinci bir vaka da, okul yılının başladığı gün gerçekleşir. Rıza ders anlatır, Kır Abbas da öğrencilerle birlikte onu dinlerken, köye üzüm ve kil satan bir satıcı gelir. Satıcı, ürünlerini müstehcen ve alaycı bir dille satmasına karşın, köy halkı ona mahkum olduğu için yine de ürünlerini satın almak zorunda kalır.
 

Bu olayın etkisiyle düşüncelere dalan Rıza, köyün ikliminin üretken bağların yetiştiği Mahmudiye köyünden çok farklı olmadığını fark eder ve bir bağ kurma fikrini ortaya atar. Kır Abbas ve Muhtar Battal’ın da kabul ettiği bu fikir, Durmuş’un düğünü sırasında, köy halkı eğlenceye ve şaraba dalmışken açıklanır ve herkes tarafından kabul edilir.
 

Ancak, bağ kurma işi oldukça zorlu bir süreç olacaktır. Belli kısımları pur taşı ile kaplı olan “Purluk” bölgesi, köy halkının gece gündüz çalışması ile kazılmaya, bağ dikmeye uygun bir hale getirilmeye başlanır. Köy halkının neredeyse tamamı bağ kurma fikrine sıcak baksa da, bağın nasıl paylaşılacağı gibi meseleler arada sırada ufak pürüzler çıkarır. Bunlar, Kır Abbas, Rıza ve Muhtar Battal sayesinde fazla büyümeden halledilir ve bağ çalışmaları hızla devam eder.
 

Tozak Köyü’nü ziyaret eden ve halk tarafından sevilen devlet memuru Gezici Hamdi Bey’in de bu fikri coşkuyla karşılaması, köy halkını bu işe iyiden iyiye inandırır. Hamdi Bey’in geldiği akşam Kır Abbas’ın oğlu Yusuf ve gelini Senem bağın yapıldığı yerde yatarlar ve Senem hamile kalır.
 

Purluk bölgesi yeteri kadar kazıldıktan sonra, bağ için çubuk aramaya başlayan Tozak halkı, bu konuda Gezici Hamdi Bey’in verdiği sözü tutmaması nedeniyle bir süre sıkıntı yaşar. Kır Abbas’ın kasabadaki aramaları da bir sonuç vermeyince, çevre köylerden bulunan çubuklar ile bağ ekilir ve bu zorlu iş tamamlanmış olur.
 

Çubukların ekilmesinden sonra kalan toprağa karpuz ve kavun da ekilince Tozak köyünde iyimser bir hava esmeye başlar. Bu tohumların çubuklara göre çok daha hızlı bulunması, başta Kır Abbas olmak üzere herkesi neşelendirir. Bağı hayatının yeni amacı ve heyecanı olarak gören Kır Abbas, kendisini buraya bekçi olarak atar ve ekin biçmeyi tamamen bırakır.
 

Hatta, evdeki hayatından zaten mutlu olmadığı için, buraya kendisi için bir talvar yaptırır ve havanın güzel olduğu aylarda tam zamanlı olarak bağın içinde yaşamaya başlar.
 

Bir süre sonra, hamile olan Senem bir kız çocuğu doğurur. Kır Abbas, bu haberi aldıktan sonra bir tane Senem’in, bir tane de Durmuş’un karısı Esme’nin çocuğu için iki kaplumbağa yavrusu öldürür ve onların kabuğundan beşiklere asılacak dekorasyon malzemeleri yapar. Bu kabuklarla eve geri dönen yaşlı adam, torunun adını “Yeşer” koyar. Bu süre içinde yetişmiş olan kavun ve karpuzları köylüye dağıtan Kır Abbas, bir anda hem kendi ailesi içinde, hem de köyün geri kalanında çok saygı gören bir adam haline gelir.

 

İkinci Bölüm

 

İkinci bölüm, Yeşer’in doğumu ve ilk karpuz – kavunun yenmesinden beş sene sonra başlar. Bağ artık iyice yeşermiş, üzüm verecek kıvama gelmiştir. Kır Abbas hayatını burada sürdürmekte, bağı, bostanı ve burada yaşamaya başlayan onlarca kaplumbağayı izleyerek vakit geçirmektedir.
 

Üzümler iyice kıvama geldiğinde, köyün ilk bağbozumu için hazırlıklar başlar. Bunca yıldır bağı bekleyen Kır Abbas, köyde adeta bir bayram havası estirir, herkesi tıraş olmaya ve düzgün giyinmeye zorlar. Kendisi de, bir paşa kostümü giyerek köyde bir günlüğüne bütün komutayı eline alır.


Üzümler toplandıktan sonra, eski bir töreyi canlandırarak topladıkları hasadı yoldan geçen insanlara, turistlere dağıtırlar. Bu “saçı”  töreni sırasında Gezici Hamdi Bey de köye gelir ve işlerin yolunda olduğunu görür.


Bağbozumundan sonra, koyunların üremesi için “koçkatımı” adı verilen şenlik düzenlenir. Bu kutlama sırasında, gökten sarı, metal bir cihaz düşer ve köy halkını ciddi anlamda korkutur. Bunu önce yeni moda bir bomba sanan köylüler, daha sonra Kır Abbas’ın eline aldığı cihazın hükümete ait olduğunu düşünür ve onu güvenli bir yerde saklamaya karar verirler.
 

Henüz cihazın sırrı çözülememişken, Tozak Köyü hükümetten bir başka ziyaretçi daha alır. Bir ciple köye gelen beş kişilik kadastro komisyonu, köyde ölçüm ve kroki çalışması yapılacağını açıklar. Köy yaşantısından pek hazzetmeyen Emin Bey’in başını çektiği komisyon, farklı yaşam tarzları nedeniyle köylülere zor anlar yaşatsa da, kadastro işi tatlı bir şekilde yürütülüp sona erer. Aynı zamanda, bu kadastro komisyonu sayesinde, köye düşen esrarengiz cihazın da meteoroloji rasat cihazı olduğu anlaşılır, bu problem de çözülmüş olur.
 

Ancak, bu çalışmaların son gününde Purluk ve buradaki bağ ziyaret edilir. Emin Bey’in sorduğu sorulara saf bir dürüstlükle cevap veren köylüler, Purluk’u kendilerinin kazıp bağ haline getirdiğini, buranın daha önce kimseye ait olmadığını söyler. Emin Bey de, tüm bu bilgileri not alıp köyden ayrılır.
 

Bunun sonuçları, bir süre sonra köye gelen Malmüdürü Ömer Bey sayesinde belli olur. Verilen raporlar sonucunda, Purluk arazisinin devlete ait olduğu ve köylülerin buraya yasadışı bir müdahalede bulunmuş olduğu anlaşılmıştır. Devlet, bu arazinin ve buradan toplanacak gelirlerin Hazine’ye ait olduğunu bildirmektedir.
 

Geride kalan beş yılda hayatını yalnızca torunu Yeşer’e ve bu bağa ayırmış olan Kır Abbas, haberi alır almaz haklarını aramak için kasabaya gider. Ancak, burada ne yapacağını bilmediği için kötü yazılmış bir dilekçe yazıp, kaymakamın yerine bakan Tahriratçı Sırrı Bey tarafından adeta baştan savılan Kır Abbas, herhangi bir sonuca erişemez.
 

Köye geri döndüğünde, bir toplantı düzenleyip gördüğü sahneleri, yaşadığı maceraları detaylı bir şekilde anlatan Kır Abbas, kanunun bu olduğu yönünde cevap aldığını, “Purluk” ve “bağ” masallarının artık bittiğini açıklar. Köy halkı buna inanmak istemese de, Kır Abbas bütün umudunu kaybetmiştir. Kendisi dışında uğraşmak isteyen varsa, gidip şanslarını deneyebileceklerini söyler.
 

Ancak, Muhtar Battal’ın ve Rıza’nın çabaları da sonuç vermez. Verilen dilekçelerden bir sonuç çıkmadığı gibi, durumu öğrenince küplere binen Gezici Hamdi Bey’in kasabada tanıdıkları da kanunun bu olduğu yönündeki açıklamayı desteklemiştir. Rıza ve Hamdi Bey, daha düzgün yazılmış, daha derli toplu bir dilekçeyi yine de postalarlar, fakat bürokratik merciler arasında dolanıp başladığı yere geri dönen bu dilekçe de herhangi bir mutlu sona yol açmaz.
 

Bağlara artık resmen el koymuş olan Hazine, bunları açık arttırmayla satmaya çalışır, ancak ilgilenen çıkmaz. Tozak halkının da istenilen paraları ödemesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, Malmüdürü Ömer Bey buradaki hasadın hazine için satılacağını, Tozak köyünün de ufak bir pay alacağını açıklar. Bu iş için, çevre köylerden toplanan yüz elli – iki yüz adamla hasat yapmaya geleceğini açıklar.
 

Ancak Kır Abbas, daha önce davranır. Gecenin karanlığında herkesi harekete geçirerek tüm üzümleri toplatır, “kendi mallarını hırsız gibi çalmalarını” sağlar. Toplanan üzümler hızla pekmez ve şarap yapılır; bağlarda toplanabilecek hiçbir şey bırakılmaz.
 

Kır Abbas bununla da yetinmez. Daha önceden sürülerini bağdan uzak tutmaları konusunda uyardığı çobanları çağırarak, köyün tüm hayvanlarını bağların içine salar ve her şeyin yok edilmesini sağlar.
 

Malmüdürü ve topladığı işçiler geldiklerinde, ortada tamamen yok edilmiş bir bağ ve buradan göç eden yüzlerce kaplumbağa görürler.

Birinci Bölüm

Tozak Kırı Denen Yer

Kır Abbas ve ailesi – tartışmalar – Kır Abbas’ın dönüşü – Kaplumbağa, ters çevirme – Gölge isteği – Serinleme çabaları – Kaplumbağa Düşüncesi – Rıza – Ölü kaplumbağa – Rıza ve Abbas’ın konuşması

Yerler – Gökler

Kır Abbas’ın vicdan azabı – Böcekleri bile ezmeden yürüme çabası – “Rıza’ya söylemeyecektim!” – Üç kova su – Ümmet Kuyusu, içine girmesi – Uçaklar –

Su ve Üzüm Suyu

Sıcak, kaşıntı – Su taşıtma – Pat Ali, oğlunun düğünü – Şarap için borç isteği – Banyo

Sonbahar – Pat Ali, üzümler – Kır Abbas’ın üzümleri dağıtması – Üzümlerin bulunma hikayesi, Sunni Çatal Osman

Üzümcü

Gezici Hamdi Bey – Rıza’nın Öğrencileri – Kır Abbas derslerde – Kaplumbağa / Mikrop tartışması – Üzümcü: “İyisi üzümün ha!” “İyisi kilin ha!” – Alışveriş

Gökkaya’nın Göğsünde

Rıza, Mahmudiye ve Tozak arasındaki benzerlikler – Bağ kurma fikri – Yapılması gerekenler: kazı, komşuları ikna etmek – Fikri Muhtar Battal’a açma kararı

Köyün Beli

Muhtar’ın onayı – Rıza’nın bağ yerine gitmesi: Pur taşı, her yerde yok. – Rıza’nın Kır Abbas’ı ziyareti – Köyün “beli gelmeli”: Durmuş’un düğünü – Okulda “üzüm” tartışması – Düğünün erkene alınması için yalanlar

Tozak’ta Bir Gece

Düğün – Şarap – Bağ konusu – Kel Bektaş’ın karşı çıkması – Kabul edilmesi – Halay

Parmak İzleri

Bağ kurma kararının resmileşmesi – İmzalar, parmak basma – Çalışmalar – Sıkıntılar, bağ nasıl bölüşülecek? – Bağın bölüştürülmesi

Gezici

Bağ kurma çalışmaları – Türküler – Kır Abbas’ın kabuğu kırık kaplumbağa bulması – Gezici Hamdi Bey – Hamdi Bey’in bağda çalışması – “iş ateşi”

Yusuf ile Senem

Yusuf ile Senem’in akşam bağda “yatma” kararı – “Çalışacağız” yalanı – Hamdi Bey’in toplantısı – Yusuf’un hazırlıkları – Şarap, Hamdi Bey’in çubuk bulma sözü – Kır Abbas’ın Yusuf ile Senem’i basması, fark ettirmemesi

Kasaba

Muhtar Battal’ın paylaşma konusundaki öfkesi – Gezici Hamdi’nin çubuk bulamaması – Kır Abbas’ın kasabaya gitmesi – Deli Ziraatçi – Çubuk yok – Kır Abbas’ın dönüşü

Gebe Gelinler

Kar – Çevre köylerden çubuk arayışı – Senem’in gebeliği – Esme’nin gebeliği – Esme ve Senem’in konuşması – Çubukların dikilmesi, can suyu meselesi – Kır Abbas’ın öfkesi

Bostan Tohumu

Cansuyu – Bostan ekme fikri – Kabul edilmesi – Hamdi Bey’in Rıza’yı ziyareti – Muhtar, Kır Abbas, Rıza, Hamdi Bey: Bostan tohumu isteği – Hamdi Bey’in ikinci sözü – Tohumların bulunması – Her şey yolunda

Bağ Bekçisi

Bahar – Bağdaki otlar – Yaprak sarma – Rıza’nın uyarısı – Kır Abbas’ın bağ bekçiliği – Kır Abbas’ın ekinde çalışmayı bırakması – Bağda yaşamaya başlama kararı – Talvar

Kaplumbağa Yavruları

Kır Abbas’ın bağda yaşamı – Senem’in doğurması – Kır Abbas’ın iki kaplumbağa yavrusunu öldürmesi – Doğum, detaylı anlatım – Hörü Ebe – Esme’nin ziyareti

Karıncalar

Esme’nin doğurması – Kır Abbas’ın bağırışları, köy halkına kavun, karpuz – Kır Abbas’a duyulan saygı –Kır Abbas’ın Rıza’dan borç alması – Kaplumbağa kabuklarının hazırlanması – Kır Abbas’ın eve dönüşü – Torunun adı: Yeşer – Senem’in mutluluğu

İkinci Bölüm

Kaplumbağalar

Çiftleşen kaplumbağalar – Aradan geçen beş yıl – Kır Abbas’ın bağda yaşamı – Köyde kuyu kazma çabası

Bağbozumu

Kır Abbas’ın sabırsızlığı – Bağbozumu: Abbas köyde komutayı ele alıyor – Bağbozumu için bayram hazırlıkları – Abbas “Paşa” – Musala taşında oynama – Şenlik

Saçı

Üzüm dağıtımı töresi, bedava: Saçı – Yola inme – Turistlere, kamyonlara, otobüslere bedava üzüm – Hamdi Bey’in saçı zamanı köye gelmesi

Koçkatımı

Köyde işler yolunda – Koçkatımı – Ziyafet – Kır Abbas’ın duaları – Halay – Gökten düşen sarı şey – Köy halkının korkusu – Okulun boş odasında saklama kararı

Bir Cip Geldi

Gökten düşen kuyunun esrarı – Köye gelen cip – 14 Numaralı Kadastro Komisyonu – Tanışma -  Gökten düşen şey: Meteoroloji Rasat Cihazı – Kutunun karakola teslimi

Memur Beyler

Tuvalet faslı, taharet bezi, sabun: Önce Emin Bey, sonra Demir Bey – Masa, sandalye isteği – Demir Bey’in istekleri, tavuk – yumurta yiyemiyor – Sohbet, bilirkişi ekibi – Ölçümler – Köy, kent tartışması – Bağ ile ilgili sorular – “Önceden kimseye ait değildi”

Gidenler Kalanlar

Kadastro komisyonunun gidişi – Kış – Bahar – Bostan, bağ, toprak – Kır Abbas, Yeşer’in hastalığı –  Kır Abbas evde kalıyor – Dede, torun sevgisi – Yeşer’in İyileşmesi

Hazine

Malmüdürü Ömer’in gelişi – Ömer ve Battal’ın sohbeti – Bağ ile ilgili bildiri: Bağ hazineye aittir

Delik Deşik Uykular

Kır Abbas’ın haklarını aramaya gitmesi – Abbas’ın kabusları – Cennet’in kabusları – Abbas’ın sabah erken saatlerde yola çıkması

Dilekçe

Kamyon ile kasaba – Kasaba Hayatı – Abbas’ın harçlık için kuzu satması – Hamdi Bey’in evini ziyaret – Ankara’da – Tahriratçı Sırrı Bey – Kır Abbas’ın derdini anlatması – dilekçe talebi – paydos

Dört Kişilik Dünya

Tahriratçı Sırrı Bey’in hayatı – Lütfiye Hanım ve kızları, günlük yaşam – Kır Abbas’ı anlatması – Tahriratçı Sırrı’nın evinde akşam yemeği – Konudan konuya atlama – Kır Abbas’ın içine dert olması

Gündüzün İşleri, Gecenin Dertleri

Kır Abbas’ın köye dönüşü - Bağ, yaprak toplayan kadınlar – Kel Bektaş’ın evinde toplantı – Kır Abbas’ın evinde yemek – Kır Abbas’ın başından geçenler – Cevap: Kanun. – Kır Abbas’ın umutsuzluğu, “masalımız bitmiştir”

Demir Yürekli Beyler

Jandarma, Tahriratçı Sırrı’yı ziyaret etme mesajı – Kasabaya gidiş – Kasaba’da işler – Dilekçe hazırlanması – Dilekçe işleme konulacak – Karamsarlık – Rıza’nın Sakızlı Köyü’ne gitme kararı: Gezici Hamdi Bey’i bulma umudu

Ne Olacak Bunun Sonu?

Gezici Hamdi Bey ve Rıza – Gezici Hamdi Bey’in şaşkınlığı, öfkesi, fikirleri – Hamdi Bey ve Rıza’nın köye gelişi, daha sonra kasaba – Hamdi Bey’in dilekçesi – Savunman Ruhi’ye danışma – Hamdi Bey’in evinde yemek – Yargıç Hüsamettin Bey’e danışma – Sonuç yok: “Kanun” cevabı – Dilekçenin yine de postalanması

Bağların Bozulması

Köydeki karamsar hava – Malmüdürü Ömer’in gelişi – Umut verici konuşma başlangıcı – Tekrar “kanun” – Kır Abbas: Bağlardaki tüm üzümleri toplama kararı – Pekmez, şarap yapımı – Bağlara hayvanların sokulması – Bağların yok olması – Köy halkının izlemesi

Kaplumbağaların Göçü

Bağdaki kaplumbağalar – Göç – Malmüdürü ve işçi köylülerin gelişi – Kasaba halkının “cinleri” suçlaması – Malmüdürü’nün öfkesi, çaresizliği

canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon