Kaplumbağalar Fakir Baykurt

Alıntı #1, Sayfa 43: 
Doyumluk değil tadımlık! Herkese yetsin! Azar azar alın kadınlar! Azar azar alın gelinler! Tatmayan kalmasın!” diyor satıcı. Ekliyor:

“İ-yi-si-ü-zü-mün-haaa! İ-yi-si-ki-lin-haaa! Okkası okka buğdaya iyisi kilin haaa!” (…)


Açıklama
Köye üzüm ve kil satmaya gelen satıcının bu ufak kelime oyununa dayanan “esprisi”, köy halkı arasında alınganlığa sebep olur, ancak bunlara ihtiyaçları olduğu için ona tepki de gösteremezler.

Bu hisler, Rıza’nın bağ kurma isteğinin köy ahalisi içinde çok çabuk kabul görmesinin de nedenlerinden biri haline gelir.
 
Alıntı #2, Sayfa 50: 
Köylünün uyanmasından korktular da, eğitmenlere, öğretmenlere düşman oldular. Halbuysam köylünün uyanmasından kime ne zarar gelir? Köylü uyanırsa, yurda sahip olacak! Kötü bir iş mi?

Açıklama
Köyün eğitmeni Rıza’nın söylediği bu cümleler, yazar Fakir Baykurt’un ve romanın genel tutumunu özetler niteliktedir. Roman boyunca hep köylünün tarafında yer alan yazar, devletin köylüye yaptığı haksızlıkları, köylülerin yaşadığı sıkıntıları ifade etmeye çalışır.
 
Alıntı #3, Sayfa 302: 
Ulan dürzüler, tırnak kadar bir emeğiniz var mı içinde? Buradan inip Gezici Hamdi Bey’i önüme düşürdüm de, Ziraat’ınızdan çubuk istedim. Bir kör çubuk verdiniz mi? Gelip ayağınızı basacak kadar yer kazdınız mı? Bir tek asma buldunuz mu? Ne hakkınız var da bizim bağa el takıyorsunuz? Allah’ın purluğuydu! Purluk ki köyümüzün sınırları içinde. Camgöz Malmüdürü, Kelkafa Tahriratçı, söyleyin sizin neyinizin içinde? Daha öncekileri bırak, Yemek, Balkan şöyle dursun, Kurtuluş Şavası’nda biz piyade neferiydik, önden gidiyorduk, ülkeyi böyle kurtardık; şimdi göt içi kadar toprağı çok görüyorsunuz bize,; yuh size!

Açıklama
Kır Abbas’ın karısı Cennet Kadın’a söylediği bu sözler, romanın ikinci bölümünü, yani Purluk arazisine devlet tarafından el konulan bölümü ve köylülerin bu durum karşısındaki hislerini, öfkesini, çaresizliklerini kısa bir pasajla özetler niteliktedir.

Bu alıntının da daha acı, daha naif ve daha kısa bir hali, 344. Sayfada tekrarlanacaktır
 
Alıntı #4, Sayfa 315: 
O Purluk bizim öz malımız! Naaah! Bektaş’ın dediği gibi gelip Hazine mi kazdı toprağı? Hazine mi buldu, dikti çubukları? Toprağın maliki? Maliki köylü yahu! Kazan, çapalayan o! Hayır, kabul edemeyiz! Edemeyiz; çünkü edilmez! Onun orasını köylü olmayan bilmez. Haşa; biz devletimizi Hazine’mizi, memurlarımızı düşünürüz. Onları severiz; ama bu iş olanaksız!

Açıklama
Purluk’taki arazinin devlete verilmesinden sonra kasabaya devlete itiraz etmeye giden köylüler, haklarını bu cümlelerle ararlar. Kendileri orayı kazıp, çubukları dikip bir bağ haline getirene kadar belki yüzlerce yıl boş kalan, kimsenin umursamadığı Purluk arazisi, köylülerin orayı verimli bir hale getirmesiyle bir anda devletin dikkatini çekmiştir. Bu “haksızlıkla” mücadele etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar, ama aldıkları cevap hep “Kanun” olur.
 
Alıntı #5, Sayfa 315: 
Yok beyim, ne kusura bakalım? Kusur bizim. Kanun mu? Bilmiyoruz ki;cahillik var işin ucunda. Kanunlar sizin, hepsini siz bilirsiniz! Kalkın arkadaşlar.
 
 
Alıntı #6, Sayfa 344: 
Yahu Abbas Emmi, biz kazdık, biz diktik, hökümet bağ sahibi oldu, gördün mü feleğin işini?

Açıklama
302. sayfada Kır Abbas’ın Cennet Kadın’a söylediklerinin çok temel, basit ve acı bir özeti olan bu cümle, romanın sonundaki durumu ifade eder niteliktedir.
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon