Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali

 
Kuyucaklı Yusuf
Muazzez
Kaymakam Salahattin Bey
Şahinde

Romanın isminden de anlaşılacağı gibi, “Kuyucaklı” Yusuf kitabın ana karakteridir. Yusuf’un en dikkat çeken özelliği, hiçbir şeyle ilgilenmediği sanılacak kadar sakin, kayıtsız ve etrafından kopuk gözükmesidir. Sabahattin Ali, romanın başında “dünyanın en meraklı ve en hayret verecek hadisesin bile” bu durumu değiştiremeyecekmiş gibi durduğunu söyler, Yusuf’un herhangi bir konuda, “hissi bir tezahür gösterdiğine” kimsenin rastlamadığını belirtir.1
 
Kuyucak’tan geldikten sonra, etrafına karşı ciddi bir yabancılaşma yaşayan Yusuf, evdekiler tarafından da büyük ölçüde rahat bırakılır. Hatta, Salahattin Bey’in işleri ve içki meclisleri nedeniyle hiçbir zaman eve gelmemesinin de etkisiyle, henüz on beş – on altı yaşındayken evde en çok Yusuf’un sözü geçmeye başlar.
 
Yusuf’un Edremit’te yaşadığı bu garip durum, karakterinde tuhaf bir çelişkinin ortaya çıkmasını sağlar. Bir yandan, etrafındaki insanları “bir türlü anlayamaz, onların içine karışamaz ve bu yönde hiçbir istek duymaz”2 ama öte yandan içinde korkunç bir yalnızlık, bir ait olma isteği bulunur.3
 
Berna Moran’ın yorumu, Yusuf’un “soylu vahşi” profiline uyduğu yönündedir: Bu karakter yapısı, ideal bir insan olarak düşünülmüş, medeniyet tarafından “yozlaştırılmamış”, para, güç, makam hırsları gibi etkenlerle bozulmamış karakterleri ifade eder ve dünya edebiyatında sık sık kullanılır.4 


"Soylu Vahşi" kavramının modern bir yorumlaması için, James Cameron'un Avatar filmi iyi bir örnek olabilir. 
 
Bu karakterler eğitimli, kültürlü veya fazla zeki karakterler olmamalarına karşın, doğayla bütün olmaktan kaynaklanan bir erdemleri, haksızlığa karşı sert bir tavırları, dürüst, sakin ve sessiz bir yapıları vardır. Kuyucaklı Yusuf da bu karakter özelliklerinin pek çoğunu gösterir.
 
Ancak bu karakterinin yapısı nedeniyle, Yusuf sonuç olarak bir “şehir” olan Edremit’e alışamaz, burada mutlu olamaz. Kaymakam Salahattin Bey’in ölümünden sonra, kasabayla olan tüm bağlarının da sürüklenip gittiğini hisseder, onu buraya bağlayan hiçbir şeyin olmadığını düşünür.
 
Edremit’e karşı hissettiği bu yabancılaşma duygusu, onu dünyanın geri kalanından da kopuk bir adam haline getirir. Salahattin Bey de hayatını kaybettikten sonra, Yusuf’un hayatında gerçekten önemli olan, onu “hayata bağlayan” tek etken Muazzez olur.
 
Yusuf ile Muazzez’in ilişkisi hakkında daha detaylı bilgiler için, Analiz kısmında ilgili sekmeye göz atabilirsiniz.

1s.16
2s.69
3s.75
4Berna Moran, "Soylu Vahşi Olarak Kuyucaklı Yusuf", Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, 14..Basım İstanbul

“Babası” Kaymakam Salahattin Bey dışında, romanda Yusuf’un gerçekten sevdiği tek kişi Muazzez’dir. Muazzez’i henüz bir bebek olarak tanıyan Yusuf, ailesinin ilgisizliği nedeniyle büyürken sürekli onun yanında olur ve ikili önce birer kardeş ve arkadaş olarak, daha sonra da romantik bir anlamda git gide birbirlerine yaklaşırlar.
 
Roman, her şeyden önce Yusuf’un bakış açısından anlatıldığı için, Muazzez’in bakış açısı ve karakter özellikleri Yusuf ile ilişkisi dışında fazla detaylandırılmaz. Ailesi ve ev hayatı dışında fazla aktif bir yaşantısı olmayan Muazzez, hayatı etrafındakiler tarafından şekillendirilen birisidir: Annesi onu da götürmeye başlayınca gezmelere gider, Yusuf’un isteği üzerine ut dersleri almayı bırakır, Yusuf ile kaçarak evlenir ve yine annesi tarafından gezmelere ve akşam eğlencelerine yönlendirilir.
 
Roman boyunca Yusuf’a aşkını ilan ettiği ve onunla kaçtığı anlar dışında karakterli ve güçlü bir duruş sergilemeyen Muazzez, Yusuf’un kendisi üzerindeki iyi etkisi ortadan kalkınca yine annesinin “eline” düşer ve onun istediği gibi yaşamaya başlar. İçki içmeye başlayan, erkeklerin hediyelerini kabul eden ve onların kucaklarında oturmaya başlayan Muazzez, romanın sonunda hayatını kaybeder ve Yusuf’un Edremit ile olan son bağlantısı da ortadan kalkmış olur.

Yusuf’u öldürülen anne ve babasının köyünden alıp, şehir hayatına getiren kişi, Yusuf’un daha sonra “babası” olarak göreceği Salahattin Bey olur.
 
Gündüzleri hükümet işleri ile uğraşan, akşamları da sürekli olarak rakı meclislerine giden Salahattin Bey, eve çok geç saatlerde gelir ve zaman zaman çocuklarının yüzünü haftalarca görmez.1
 
Salahattin Bey’i romanda belki de en iyi anlatan an, Yusuf’a dairedeki işlerle ilgili tavsiyeler verirken bahsettiği sahnedir: Ona göre dünyada sahip olunacak en önemli tutum değiştirilemeyecek şeylerin kabullenilmesi ve hayatın buna göre yaşanmasıdır. Rakı da, bir noktadan sonra bu hedef için son derece makul bir yardımcı halini alır.2
 
Romanın ciddi bir kısmında ihtiyar bir adam gibi gözüken Salahattin Bey, öldüğünde aslında yalnızca kırk altı yaşındadır. Ailesi, onun ev hayatı içinde ne kadar önemli bir figür olduğunu ancak onu kaybettikten sonra anlar. Hayatını Yusuf’a anlattığı değerler üzerinden, fazla olaya bulaşmadan yaşayan Salahattin Bey, bu sayede hayatını erken yaşta gelen ölümü bile kabullenebilecek, yıllarca aynı bölgede kaymakamlık yapmış olmasına karşın hiçbir düşman edinmeyecek şekilde yaşamıştır.

1s.23
2s.151

Kaymakam Salahattin Bey’in karısı Şahinde, romanın “aile içindeki kötü karakteri” olarak tanımlanabilir. Hilmi Bey, Şakir ve Hacı Ethem romanda doğrudan Yusuf’un karşısına yerleştirilen figürler olsa da, aileyi bunlarla sürekli bir arada tutan, bu karakterlerin çevrelerinden bir türlü uzaklaşmamasını sağlayan kişi Şahinde’dir.
 
Yusuf’u ilk günden itibaren sevmeyen Şahinde, onu dağdan gelen ve kendi aile yapılarına kesinlikle uymayan bir yabani olarak görür.  Ancak, bir noktadan sonra Yusuf’un evinde olmasına ses çıkarmaz, çünkü Yusuf’un varlığı onun kızı Muazzez’i bırakıp rahatça gezmeye gidebileceği anlamına gelir1 – ki bu düşünce bile, Şahinde’nin karakterini ortaya koyan bir mantıktır.  
 
Şahinde, pek çok açıdan kesinlikle “kötü” bir karakter olmasına karşın, Sabahattin Ali bu karakteri farklı anlamlarda da ele alır. Romanın sonlarına doğru, Muazzez’i “kötü yola” sokan Şahinde, tüm yaptıklarını kızının “rahatı ve sefaletten kurtulması” için yaptığını düşünür2; ancak elbette, bu düşüncenin doğru olması ihtimali kadar, Şahinde’nin kendi rahatı ve sefaletten kurtulma çabası için kızını kullanması ihtimali de düşünülebilir.
 
Şahinde’nin böyle bir karakter olmasını daha evrensel anlamda açıklayan ve suçu kendi karakterinden ziyade toplumsal faktörlere dayandıran bir başka detay ise, romanın başında verilen bilgilerdir. Ailesi tarafından sadece dış görünüşüne önem verilerek büyütülen ve “kafasının içi ile bir parça meşgul olunmayan”3 Şahinde’nin başka türlü davranması da oldukça zordur. Sabahattin Ali, kendi başına ne yapacağını bilemeyen ve sürekli olarak etrafındaki insanlara bağımlı bir şekilde yaşayan Şahinde’nin4 karakteri ile, yalnızca romanda belli bir karşıtlık yaratacak kötü bir karakter oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda kadınların yetiştirilme tarzı ile ilgili sert bir toplumsal mesaj da verir.

1s.18
2s.191
3s.13
4s.133
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon