Eşyamız da böyledir. Yukarları gezdiğinde göreceksin. Oda, sofa apteshane aralığı, dolaplar tıklım tıklım işe yaramaz eşya ile doludur.
Günümüzde bu alıntıları okuyan bir okur, bu iki örnekte "eşyalar" kelimesini kullanmanın daha doğru olacağını düşünebilir.
Oysa Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bu kullanımı, "eşya" kelimesini "asıl" anlamıyla kullanıyor olmasından kaynaklanır.
Günümüzde tekil olarak "nesne, obje" gibi bir anlam kazanmış olan "eşya" kelimesi, Arapça kökenli bir kelimedir ve kelime yapısı olarak "şey"in çoğulunu ifade eder. Bir başka deyişle, eşya kelime anlamı olarak zaten "şeyler" demektir - bir daha "çoğul eki" almasına gerek olmadığı gibi, böyle bir eki alması da büyük ölçüde ("şeylerler" gibi bir şey ifade ettiğinden) anlamsızdır.
Şey - eşya arasındaki tekillik - çoğulluk ilişkisi, günümüzde kullanılan pek çok diğer kelimede de görülebilir:
Kelimelerin birbirleriyle benzerliğinden de rahatlıkla anlaşılacağı gibi, bu sıralamalardaki ikinci kelimeler, orijinal anlamlarıyla, ilk kelimelerin çoğulunu ifade eder. Tıpkı "eşya" kelimesi gibi, bunların pek çoğu günümüzde tamamen farklı anlamlarla kullanılsa da, asıl anlamları bu şekildedir.
Dilin henüz bu "eski" bilgileri "unutmadığı" dönemde yazan Tanpınar'ın, eşya kelimesini sık sık kullanmasına rağmen, asla çoğu ekiyle kullanmaması, ona göre bunun bir dilbilgisi hatası olmasından kaynaklanır.
Her ne kadar günümüzde eşya kelimesinin "şey"in çoğulu olduğunu ve hiçbir zaman çoğul ekiyle kullanılmaması gerektiğini savunanlar olsa da, bu kelimenin kazandığı anlamını bu noktadan sonra kaybetmesi pek mümkün gözükmemektedir. Ancak Tanpınar'ı ve kendisiyle aynı dönemde veya daha öncesinde yazan pek çok yazarı okurken, bu bilgi önemli bir arka plan sağlayabilir.