Roman, bir yazarın gözünden, Londra'da, Hyde Park'ta açılır. Aynı zamanda romanın anlatıcısı olan bu karakter, bir yandan Barok sözcüğünü açıklayabilecek bir cümleyi kafasında oturtmaya çalışırken, diğer tarafdan koşar adımlarla yeğenlerine hamburger almaya gitmektedir.
Hamburgerciye ulaştığı sırada yazar, içinde Viyana'ya gitmek için büyük bir tutku hisseder. Gençlik yıllarında kısa bir süreyle bulunduğu bu şehre, Bratislava'da düzenlenecek bir imza günü bahanesiyle gidebileceğini düşündükten sonra, "kruvaze ceketli" bir adamla buluşmayı hayal eder ve onu son gördüğü konuşmayı düşünür.
Roman, bundan sonra bizi lise tarih öğretmeni Kamil Kaya'nın derslerine götürür. İdealist bir tarih öğretmeni olan Kamil Kaya, yirmi beş yaşında başladığı mesleğini altmışlı yaşlarının ortasına kadar sürdürür. Tarihi hep gerçek anlamda sorgulayarak, öğrencilerinin kafasında canlandırarak, kimsenin sormadığı soruları sorarak anlatmaya çalışan Kamil Kaya, bu nedenle zaman zaman sıkıntılar da yaşar. Örneğin, Selçuklu Devleti'nin İkinci Haçlı Seferi sırasında Haçlılara gösterdiği şefkatten şüphe duyduğu için başka bir şehre sürülür, bir süre sonra da bu tarz fikirleri dile getirdiği ve öğrencileri ile şiir geceleri düzenlendiği için öğretmenlikten atılır.
On sene sonra, herhangi bir açıklama olmadan affedilen Kamil Kaya, derslerine kaldığı yerden devam eder. Kariyeri boyunca Kastamonu, Kütahya, Kırşehir, Konya gibi şehirlerde öğretmenlik yapsa da, en büyük hayali derslerinde anlattığı Avrupa şehirlerine, özellikle de büyük bir hayranlık duyduğu Viyana'ya gidebilmektir. Tarih Dersleri bölümleri, Kamil Kaya'nın emekli olmadan önce verdiği son ders ile sona erer.
Bir sonraki bölümle, anlatı bir kez daha romanın anlatıcısına döner. Viyana'da bir kafede otururken bir okuruyla tanışan yazar - anlatıcı, onunla sohbet etmeye başlar. Bu sohbet sırasında, okurunun Kamil Kaya'nın eski bir öğrencisi olduğu ortaya çıkar. Üstelik, artık bir ruh bilimi doktoru olan Asaf, hocasının Viyana'ya gelmiş olduğunu, hatta kendi evinde kaldığını söyler. Ancak Asaf'ın işleri için şehir dışında olduğu sürede, Kamil Kaya ortadan kaybolmuştur.
Romanın anlatıcısı, bu konuda Asaf'a yardım etmeye karar verir.
Geçmişin kokusu ile birlikte, anlatı bir kez daha Kamil Kaya'ya döner. Emekli olduktan sonra bir turla Avrupa seyahatine çıkan, ama turdan memnun kalmadığı için Viyana'ya gelen Kamil Kaya, Asaf ile karşılaştıktan sonra onun evinde kalmaya, ona yük olmamak için de Asaf'ın bahçesiyle ilgilenmeye başlar. Asaf uzun süre şehir dışında kaldığı için, eski bir öğrencisi olan Yunus'u buraya davet eden Kamil Kaya, kısa sürede bu kararı nedeniyle büyük pişmanlık yaşar.
Öğrencilik yıllarında olduğu gibi, yetişkinlik yıllarında da umarsız, agresif, kaba bir adam olan Yunus, hem emekli tarih öğretmenini mutsuz etmeye, hem de misafir olarak kaldığı evi talan ederek onu gücendirmeye başlar. Bu sırada Yunus'tan Clea isimli bir kadınla ilişkisini de saklamaya çalışan Kamil Kaya, artık dayanamadığı eski öğrencisini öldürmeyi bile düşünür.