Barok, Özellikle 17. yüzyılın başından 18. yüzyılın ilk yıllarına kadar etkili olan bir sanat anlayışıdır. Farklı sanatçılar tarafından, farklı şekillerde ve çok uzun bir süre boyunca üretilen pek çok eseri kapsadığı için, Barok'u basit bir şekilde tanımlamamak kolay değildir. Bununla birlikte, özellikle mimari ve görsel sanatlarda; canlı, büyük, görkemli ve etkileme amacı taşıyan bir akım olarak açıklanabilir.
Barok'un bu romanda önemli bir tema olarak karşımıza çıkması, kitaba ismini veren Viyana ile ilgili bir durumdur. Zaman ve mekan sekmesinden okuyabileceğiniz gibi, Viyana'nın pek çok önemli yeri, mimari olarak barok üsulünde inşa edilmiştir.
Romanın 32. sayfasında, Viyana'da "Alma Mahler'i aradığını" söyleyen Kamil Kaya, kendisini bir "romantik" olarak tanımlar. Tıpkı Barok gibi, bir akım olarak Romantizm burada kısaca açıklanması zor bir görüş olsa da, Kamil Kaya'nın burada kastettiğinin hayata duyguyla, hisle yaklaşan, maceracı, coşkulu bir tavır olduğu söylenebilir. Kamil Kaya'nın tarih anlatımında ve öğrencilerilye ilişkilerinde de benzer yaklaşımlar görülebilir.
Alma Mahler ve romanda bahsedilen ilişkileri
Romanda ismi sık sık tekrarlanan Alma Mahler, neredeyse hikayenin önemli bir karakteri niteliğindedir. 1879 - 1964 yılları arasında yaşayan Alma Mahler, Viyana'da doğar ve hayatının büyük bölümünü burada geçirir. 1964 yılında Amerika'da hayatını kaybeden Alma Mahler, dönemin önemli bir şahsiyeti olarak tanımlanabilir. Müzk ve edebiyatla ilgilenen Mahler, aynı zamanda pek çok önemli sanatçı ile yaşadığı ilişkiler ve yaptığı evliliklerle de hatırlanır.
Alma Mahler, Walter Gropius ile evlenmeden önce ressam Oskar Kokoschka ile bir aşk yaşar. Yukarıda göreceğiniz "Rüzgarın Gelini" isimli tablo, Kokoschka tarafından Alma Mahler'den ilham alınarak çizilir. Romanda Rüzgarın Nişanlısı olarak geçen bölüm de, bu resme ve Mahler'in Kokoschka ile ilişkisine atıfta bulunur.
Romanda Alma Mahler etrafında bahsedilen kişilerden bir tanesi de Gustav Klimt olur. Mahler'in gençlik yıllarında, Gustav Mahler ile evlenmeden bir ilişki yaşadığı Klimt, 1862 - 1918 yılları arasında yaşamış bir ressamdır. Dönemin önemli ressamlarından olan Gustav Klimt'in Adele Bloch-Bauer I isimli tablosunu yukarıda görebilirsiniz.
Romanda adı geçen bir başka önemli sanatçı, 1888 - 1978 yılları arasında yaşayan Giorgio di Chirico olur. Bir yazar ve ressam olan di Chirico, günümüzde "metafizik sanat" kavramıyla hatırlanır. 1900'lü yılların başında önem kazanan bu sanat akımı, günümüzde yaygın olarak hatırlanmasa da, 1920'lerde başlayacak sürrealizm akımına olan etkisiyle öne çıkar. Yukarıda, Chirico'nun "metafizik resim" olarak tanımlanan sanat anlayışını gösteren bir tabloyu görebilirsiniz.
di Chirico, bu romanda karşımıza yaptığı resimlerden çok bir alıntısı ile çıkar. Kamil Kaya'nın Viyana'da geçirdiği günlerde sık sık hatırladığı "İşittiklerimin hiçbir değeri yoktur. Değeri olan yalnızca gördüklerimdir. Hatta, gözlerim kapalıyken gördüklerim." cümlesi, V. ve VI. bölümlerin başında emekli tarih öğretmeni tarafından hatırlanır.
Kitapta gündeme gelen önemli kişilerden bir başkası, 20. yüzyılın en önemli romancılarından Franz Kafka'dır. Şehir olarak Viyana'dan çok Prag'la özdeşleşen bir isim olan Kafka, bu romanda da ilginç bir şekilde arka planda kalır. Zira Kafka'dan bahseden karakterler, yazarın kendisinden çok Viyana'da yaşayan sevgilisi Milena'ya odaklanır.
Kafka'nın sevgilisi Milena'ya gönderdiği mektuplar, günümüzde kitap olarak da bulunabilmektedir.
Kafka ile yaşadığı kısa süreli ilişki nedeniyle hatırlanan Milena Jesenska, Kafka ile yazarın bir hikayesi sayesinde tanışır. Hayatını kazanmak için çevirmenlik yapan Jesenska, yaşadığı dönemde fazla tanınmayan Kafka'nın bir hikayesini okur ve hikayeyi Almanca'dan Çekçe'ye çevirmek için onun iznini ister. Bu amaçla attığı mektuptan sonra başlayan ilişki, kısa sürede bir aşka dönüşür. Kafka ve Milena'nın ender buluşmalarından bir tanesi, bu romanın da merkezinde yer alan Viyana'da gerçekleşir.
İkili arasındaki ilişki, evli olan Milena Jesenska kocasını terk etmediği için sona erer.
Adalet Ağaoğlu, roman boyunca Viyana ile belki de en çok özdeşleşen sanat dalı olan müzik ile ilgili de pek çok gönderme yapar. Aşağıda ismini göreceğiniz sanatçılar, belli noktalarda romanın anlatısı içinde kendilerine yer bulur. Bu sanatçılar hakkında yapılan göndermeler çok detaylı olmadığı için, burada yalnızca bu kişilerin Viyana ile bağlantısını açıklamakla yetiniyoruz.
Er 1825 yılında Viyana'da doğan ve 1889 yılında yine bu şehirde hayatını kaybeden Johann Strauss, bu şehirle özdeşleşen bir diğer müzisyendir. Strauss'un en meşhur bestelerinden bazıları, kitapta da gündeme sık sık gündeme gelen vals eserleridir.
Adalet Ağaoğlu, romanın gidişatı içinde bazı tarihi kişilerden de bahseder. Bunlar arasında en sık gündeme gelenlerden bir tanesi, II. Viyana Kuşatması'nda Osmanlı ordusunu yöneten sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'dır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bu kuşatmanın başarısız olmasından sonra, 1683 yılında idam edilmiştir.
1629 - 1646 yılları arasında yaşayan ve hayatta olduğu sürece Habsburg hanedanının varisi olan Prens Balthasar, dönemin pek çok sanat eserine konu olduğu için önemli bir figür olarak hatırlanır.
1658 - 1795 yılları arasında tahtta kalan Kutsal Roma Germen İmparatoru. Osmanlı Devleti'nin Batı'da ilk kez ciddi anlamda toprak kaybı yaşadığı Karlofça Antlaşması, I. Leopold döneminde imzalanmıştır.
I. Leopold'un karısı Margarita Teresa'nın adı, kitapta "Mari - Terez" yazımıyla kullanılır. Hayatının önemli bir bölümünü Viyana'da geçiren Mari - Terez, bu dönemde yapılan pek çok tabloya esin kaynağı olmuştur.
1653 - 1697 yılları arasında yaşayan Eleanor, kırk dört yaşında hayatını Viyana'da kaybetmiştir. I. Leopold'den önce tahtta olan Kutsal Roma İmparatoru III. Ferdinand'ın kızı, I. Leopold'ün ise kız kardeşidir.
1609 - 1680 yılları arasında yaşayan Kont Montecuccoli, döneminin en başarılı generallerinden biri olarak kabul edilir.
Adalet Ağaoğlu'nun bu isimle andığı tarihi kişi, Osmanlı Devleti'nin İkinci Viyana Kuşatması'nın başarısız olmasına yol açan Lehistan Kralıdır.
1926 - 73 yılları arasında yaşayan ve hayatının önemli bir kısmını Viyana'da geçiren Avusturyalı yazar ve şair.
1949 yılında çekilen ve Viyana'da geçen bir film. II. Dünya Savaşı sonrasında işgal altındaki Viyana'nın "yeraltı dünyasını" konu alan film, romanda adı geçen Miss Schmidt ve Harry Lime gibi karakterleri içerir.