Romanın 71. sayfasında, çeltik ekimine izin verilmediği için öfkelenen eşraf içinde, Kaymakam Fikret Irmaklı hakkında bazı konuşmalar yapılır. Bu cümlelerden belki de en çarpıcısı aşağıda paylaşılan alıntıdır:
“Çıkarıyorlar mektepten, yürü kaymakamsın. Ne demek efendim! Bu işler kolay mı? İşte misali meydanda. Geldi geleli bir çuval inciri bok etti.”
Bu alıntı, Fikret Irmaklı’nın hem romandaki kurmaca içinde rolünü, hem de kurmaca dışındaki rolünü değerlendirmek için bir çıkış noktası olabilir.
Eşrafın bakış açısından, Fikret Irmaklı kesinlikle bir çuval inciri berbat etmiş olsa da, aslında romanın büyük bölümünde sergilediği idealist tavır “Çıkarıyorlar mektepten, yürü kaymakamsın.” cümlesini haksız çıkaracak niteliktedir.
Fikret Irmaklı, eşrafın ilk günlerdeki göz boyama çabalarından kurtulduktan sonra, kaymakam oldukça onurlu bir şekilde, yalnızca “bir Zeyno Kadın, gözleri kocaman çocuklar için” olsa bile kanunların harfiyen yerine getirilmesini sağlar.1 Kurşunlanma, evinin camlarının taşlanması, sürekli tehdit edilme gibi çoğu insanı vazgeçirecek olaylar bile, onun “kaya parçası gibi sert” durmasına engel olamaz.2
Kurmaca dışından yaklaşıldığında ise, “Çıkarıyorlar mektepten, yürü kaymakamsın.” cümlesinin Fikret Irmaklı’nın romanda hangi amaçla kullanıldığını daha iyi görmemizi sağladığı söylenebilir. Romanda anlatılan hikayenin gerçekleşebilmesi için, kasaba ve civardaki köylerin toplumsal yapısının dışından gelen, burada “kabul edilmesi gereken kötülükler” olarak yerleşmiş düşünceleri kabul etmeyecek, bunlara karşı mücadele edebilecek birisinin kullanılması gerekir.
Islığıyla düzenli olarak Dokuzuncu Senfoni’den bir parçayı çalan, sürekli İstanbul’daki hayatını ve İstanbul’da tanıdığı kişileri hatırlayan Fikret Irmaklı’nın, romanda gördüğümüz konumda bulunması, aslında romanın var olabilmesini sağlayan temel unsurdur.
Dipnotlar
1 s. 57 2 s. 52
Romanın önemli karakterlerinden bir tanesi, eserin başında kaymakam vekilliği yaptığı için eşrafın baskısı altında kalan tahrirat katibi Resul Efendi’dir. Daha sonradan atanarak eşrafa karşı mücadelede en önemli kişi haline gelen Kaymakam Fikret Irmaklı ile Resul Efendi’nin en büyük farkı, Resul Efendi’nin işleri “içeriden” bilen bir karakter olmasından kaynaklanır.
Kasabada yaşayan ve çok uzun süredir burada devlet memurluğu yapan Resul Efendi, Fikret Irmaklı’nın aksine bölgede işlerin nasıl yürüdüğünü gayet iyi anlar. Romanın ilk sayfalarında, yalnızca sayılı gün kalan emekliliğini bekleyen tahrirat katibi, Yaşar Kemal tarafından “gölgesinden ürken”, “rahat yaşamak isteyen, yaş tahtaya basmamak için elinden geleni” yapan birisi olarak tanıtılır.1
Bu çekingenliği, Resul Efendi’nin roman boyunca yaşadığı ikilemi de açıklar: Eserin “iyi” karakterlerinden bir tanesi olan Resul Efendi, eşrafın köylere ve köylülere verdiği zararı vicdanına yediremez. Ancak bölgeyi iyi tanıyan biri olarak, onlarla mücadelenin mümkün olmadığını, mücadele etmeye çalışanların büyük zarar göreceğini bilir.2
Kendi başına bir şey gelmesi ihtimaline karşın, onun tarafında olduğunu sürekli gizleyerek Kaymakama yardım eden Resul Efendi, Fikret Irmaklı’nın direnişinin, dolayısıyla da romanın, devam edebilmesini sağlar.
Dipnotlar
1 s. 7 2 s. 36
Teneke, eşrafın kanunsuz davranışlarının köylüler üzerinde nasıl etkilere sahip olduğunu açık şekilde betimleyen bir roman olsa da, merkeze yerleştirilen karakterlerin pek çoğu köylü karakterler değildir.
Sazlıdere Köyü’nün en inatçı iki karakteri olarak tanımlayabileceğimiz Zeyno ve Memed Ali, bu durumun istisnaları olarak tanımlanabilir.
Okçuoğlu’nun köylerini çamur altında bırakacak çeltik ekimine karşı, “bağırarak, küfrederek, kükreyerek” mücadele eden1, köylüleri etrafında toplayarak, şiddetle direnmeye çalışan “Zeyno Karı”, herkesin korktuğu Okçuoğlu’na karşı şu cümleleri söyleyerek kendisini en iyi tanımlayan cümleleri kurar:
“O, Okçuoğluysa, ben de Zeyno Karıyım. Benim de inadım inat. El mi yaman, bey mi yaman, görür Okçuoğlu”2
Zeyno’nun bu direnişi, Okçuoğlu’na karşı son ana kadar etkili olsa da, ciddi miktarda paralar verilerek bütün köyün satın alınması, onun da direncini kırar.
Eski bir eşkıya olan Memed Ali’nin ise3, roman genelinde Zeyno Ana’ya kıyasla farklı bir direniş anlayışı vardır. Anadili Kürtçe olan ve Türkçeyi iyi konuşamayan Memed Ali, çoğu zaman sessiz, daha sakin bir direniş gösterir. Özellikle etraftakiler, sürekli kendisinden daha “fevri” bir davranış beklerken, o sessiz kalmayı ama durumu asla kabullenmemeyi seçer.
Zeyno Karı bile Okçuoğlu’nun teklifi karşısında yenik düştüğünde, köyü satın alma planını boşa çıkaran Memed Ali olur. Kimse farkına varmadığı halde para almayı reddeden Memed Ali, romanın sonuna kadar köyden çıkmaz. Saatlerce konuşulmasına, ikna edilme çabasına rağmen köyü terk etmeyen Memed Ali, kaymakamın bölgede insanlar yaşadığı için ruhsat veremeyeceği yönündeki söylemleriyle yalancı durumuna düşürülmesine engel olur.
Yaşar Kemal’in yazarlığı bakış açısından yaklaşıldığında, Memed Ali’nin yazar tarafından sık sık romantik ve coşkulu bir şekilde anlatılan “eşkıya”ların bir uzantısı olduğu söylenebilir. Bu roman, tematik olarak bu konuya fazla değinmese de, Memed Ali gururlu, adil ve doğru bildiğinden vazgeçmeyen birisi olarak Yaşar Kemal’in bu karakter profilini yansıtır.
Dipnotlar
1 s. 62 2 s. 62 3 s. 30
Yazar : Yaşar Kemal
Yayınevi : Varlık Yayınları
Yılı : 1955
Kullanılan Baskı : Yapı Kredi Yayınları, 9.Baskı, 2008
Sayfa Sayısı : 81