Memo Kemal Bilbaşar

 
Senem
Memo
Şıh Persin
Seyit Raşo
Azbet Ağası Huso / “Kumandar”
Bir önceki romanda Memo’nun Cemo’dan önce aşık olduğu kadın olarak gösterilen ve hikayenin büyük bölümünde arka planda kalan bir karakter olarak kullanılan Senem, Memo’da romanın ana karakteri ve anlatıcısı haline gelir.
 
Kendisini “Dersim’in dikensiz gülü” olarak tanımlayacak ve hakkında türküler yazılacak kadar güzel olan Senem,1 özellikle üstlendiği bu anlatıcı rolü nedeniyle romanın en önemli parçalarından biri olarak değerlendirilebilir.


Senem, kendisini Dersim'in "dikensiz gülü" olarak tanımlayacak kadar güzel, güzel olduğu kadar da mütevazı bir karakterdir. 
 
Bu rolünün dışında, eserin farklı bölümlerinde Kemal Bilbaşar Senem ile ilgili farklı yaklaşımlar sergiler. Daha önceden yetişme tarzı ve çocukluğu hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Senem’in, babasının erkek çocuğu olmadığı için, ileride aşiretin başına geçecek şekilde, bir erkek  gibi yetiştiğini görürüz. Bu durum, Senem’i bir önceki romanın karakteri Cemo’ya yaklaştırır: Memo’nun evlendiği iki kadın da, yiğit, güçlü, hünerli, kendilerini koruyabilen kadınlardır.2
 
Yazar, ilk bölümlerde Senem’e bu rolü biçtikten sonra, onu Şıh Persin’in kararıyla uzak bir aşirete gönderir. Hayatının bu ikinci bölümünde Senem, bölgede bir kadın olmanın, kendi kararını kontrol edememenin bütün sonuçlarını yaşar. Romanın anlatıcısı Senem’in bu bölümde yaşadığı çaresizlik duygusunu daha iyi görebilmek için, Analiz bölümündeki “Kadın” alt başlığını okuyabilirsiniz.
 
Romanın son bölümlerinde, yani Memo ile tekrar bir araya geldikten sonra, Senem’in romandaki rolü bir kez daha değişir. Bundan sonra ikinci plana gerileyen Senem, Memo’nun aldığı kararları takip eden, ona karşı çıkmayan ve en önemlisi, Memo’nu hikayesini okuyuculara ulaştıran bir karakter olarak kullanılır.

1s.52-53
2s.25

 
Romana ismini veren “Memo”, ilk sayfalarda anlatıcı rolünün Senem’e verilmesi nedeniyle arka planda kalsa da, ilerleyen bölümlerde hikayenin ana karakteri olarak karşımıza çıkar. Kemal Bilbaşar’ın, destansı veya masalsı bir anlatım ile, toplumcu gerçekçi bir bakış açısını bir arada kullanmaya çalışmasının enteresan sonuçlarından bir tanesi, Memo’nun karakterinin kendisidir.
 
Zira, gerçek sorunlar, politik meseleler ve askeri konular arasında, Memo gerçek olamayacak kadar kusursuz bir insan olarak resmedilir. Roman boyunca fiziksel özellikleri ön plana çıkarılan Senem’e denk bir görüntüsü olan Memo, herkes tarafından sevilen, genç, yiğit bir adamdır.1 Güreş, atıcılık, ozanlık, mey çalma gibi konularda herkesten üstün olan Memo,2 aynı zamanda güç, konum, para gibi konulara karşı büyük bir kayıtsızlık içindedir.
,

Memo'nun ustalıkla çaldığı müzik aleti, "mey"
 
Romanın ilerleyen noktalarında, Senem ile evliliği, Şıh Persin’e karşı mücadelesi ve Ke… Uşağı’ndaki herkes tarafından sevilmesi nedeniyle seyitlik mertebesine yükseltilen Memo, bu süreçte ağırbaşlı davranmak, ani kararlar almamak ve etrafındakiler için ideal bir lider olmak gibi konularda da son derece başarılı olduğunu gösterir.3
 
Romanda Memo’nun “kötü” bir yanının görüldüğü en önemli nokta, onun Cemo ile yeniden karşılaştığı noktadır. Onu çok severek evlenen Cemo, Memo’nun kendisinden sonra Senem ile evlenmiş olmasını kaldıramaz ve onu kendi hayatlarını yok eden ağalardan birisi haline gelmekle suçlar.
 
Ağalık, şıhlık, seyitlik gibi konumlara fazlasıyla karşı olan Memo, Cemo ile bu “yüzleşmesinin” ardından kitabın başından beri savunduğu Kemal Paşa ve Cumhuriyet yönetimine iyice yakınlaşır. Romanın “en iyi” karakteri olarak, romandaki “en kötü” öğelere, yani seyitlerin, ağaların ve şıhların kurduğu düzene tamamen karşı bir karakter haline gelir.4
 Memo’nun desteklediği şeyler de, romanın “iyi” ögeleri yazarın kişisel olarak doğru bulduğu kavramlar olarak okunabilir.
1s.81
2s.84-85

3s.246

4s.379
Memo, roman kurgusundaki iyi olan her şeyin temsilcisi ise, Şıh Persin de romanda kötü olarak gösterilen her şeyin vücuda gelmiş hali olarak tanımlanabilir. Şıhlık düzeninin tüm kötü yanlarını tek bir bedende bir araya getiren Şıh Persin, paragöz, hırslı, töreye uymayan, kendi halkına ve kültürüne karşı “Osmanlı” ile çalışan, ancak bunu Memo gibi yöre halkının iyiliği için değil, kendi kişisel çıkarları için yapan bir adamdır.
 
Öyle ki, Dersim’in tamamı hükümetin buraya müdahale etmek için yollar ve köprüler yaptığını konuşurken, Şıh Persin bu inşaatlarda çalışmaları için kendi adamlarını para karşılığında gönderecek kadar mal – mülk düşkünü bir karakter olarak resmedilir.1


Şıh Persin, romanda karşımıza tamamen kötü bir karakter olarak çıkar.
 
Her ne kadar bu çok “basit” bir kelime gibi gözükse de, Memo’nun masalsı anlatımı içinde Şıh Persin düz ve tek boyutlu bir “kötü” karakterdir. Bu açıdan, çok basit bir incelemeyle, romandaki “kahraman” Memo’nun alt etmesi gereken büyük düşman olarak yorumlanabilir.
 
Memo ve Cemo romanları birlikte düşünüldüğünde, Şıh Persin’e getirilebilecek alternatif bir okuma onun bir önceki romandaki Sorikoğlu ile neredeyse aynı karakter olduğu gerçeğidir. Kemal Bilbaşar, bu ikinci roman için farklı bir kötü karakter yaratmak yerine, paraya ve mala düşkün, töreye karşı hareket eden, yönetmesi gereken insanları ezen “yeni bir Sorikoğlu” yaratır. Bu iki ağanın, aslında kendilerine ait olmayan toprakları ele geçirme yöntemleri bile büyük ölçüde paraleldir.
 
Bu iki romanı bir arada okurken, Kemal Bilbaşar'ın kötü karakterleri de iki farklı şekilde değerlendirilebilir. Daha eleştirel bir yaklaşım ile, Kemal Bilbaşar’ın ikinci romanında fazla orijinal bir karakter yarat(a)madığı, ilk romandaki kötü karakterini yalnızca ismini değiştirerek ikinci romanda da kullandığı söylenebilir. Ancak daha olumlu bir bakış açısı ile, yazarın bu durumu bilinçli olarak yaptığı fikri de yürütülebilir: Romanın başından sonuna kadar şıhlık düzenini eleştiren Kemal Bilbaşar’ın, sorunun “bireylerde” değil, bu düzende olduğunu göstermesi açısından, bu konumun kendisi hakkında bir yorum yapıyor olması da muhtemeldir. Bir başka deyişle, asıl kötü olan şey “şıhlık düzeni” olduğu için, sonuç olarak bu düzenin iki yansıması olan Sorikoğlu ve Şıh Persin’in pek çok açıdan birbirine benzemesi yazarın isteyerek yaptığı bir tercih olabilir.

1s.217–218
 
Senem, Memo ve Şıh Persin kadar ön plana çıkan bir karakter olmasa da, Senem’in dayısı ve Dersim’in önde gelen ağalarından Seyit Raşo romanda ilginç bir rol oynar. Neredeyse tüm karakterlerin, son derece net bir şekilde “iyi” ve “kötü” karakterler olarak ayrıldığı romanda, Seyit Raşo bu iki rolü de üstlenen nadir karakterlerden biridir.
 
Hikayenin başında, Senem’in babasının ölümünden sonra, annesini Şıh Persin’le evlenmek durumunda bırakmış olsa da, Seyit Raşo yaptığı hatayı hızla anlar ve Şıh Persin’i kontrol altında tutan en önemli unsur haline gelir. Şıh Persin, onun kontrolünden kurtulduğunda bile, Seyit Raşo sürekli olarak ona karşı çıkanların yanında yer alır.


Seyit Raşo, romanda hem iyi, hem kötü olan tek karakter olarak tanımlanabilir. 

Şıh Persin’in alt edilmesinden sonra ise, Seyit Raşo karakterinde ciddi bir değişim görülür. Yeni toprak kanununu destekleyen Memo’yla arası bir anda açılan Seyit Raşo, bundan sonra romanın “kötü” karakterine dönüşür. Hatta, borç ödemek için zar zor para bulan Azbet Ağası Huso’yu zorla gasp etmesi ve bu borcu haksız yere kendisine “haraç” olarak alması, neredeyse yalnızca Şıh Persin seviyesinde bir karakterden beklenebilecek bir davranıştır.
 
Seyit Raşo’nun bu ani değişimi, romanın ikinci yarısında yeni bir kötü karakteri tanıtmak, geliştirmek ve yenmek sürecinden kurtulmak açısından edebi bir kolaylık gibi görülebilir. Ancak, onun kötü bir karakter haline dönüşme sürecinin, Memo’nun her türlü seyitliğe, şıhlığa ve ağlığa karşı olduğunu ilan etmesinden sonra başlaması, yazarın kötü olanın “bireyler” değil, bu sosyal düzen olduğu yönündeki düşüncesiyle paraleldir
Romanda “karakter” olarak çok fazla rol oynamasalar da, Azbet Ağası Huso ile Memo’nun bir önceki romandan hatırladığımız “kumandar”ı, bu hikayenin edebi açıdan anlatılabilmesine olanak sağlayan unsurlar olarak karşımıza çıkar.
 
Dersim geleneklerini son derece iyi bilen ve toplumda önemli bir konumda olan Azbet Ağası Huso, hikayesi çocuk yaşta başlayan Senem’in yanında tecrübeli, bilgili ve sözü geçen bir figür olarak bulunur. Böyle bir figürün yokluğunda ne yapacağını bilememesi çok muhtemel olan, Şıh Persin gibi güçlü bir düşmana karşı dayanması mümkün olmayan Senem, Azbet Ağası Huso’nun yardımıyla bu sosyal düzen içinde ayakta kalmayı başarır.
 
Azbet Ağası Huso’nun Dersim kültürünü temsil ettiği gibi, Memo’nun bir önceki romanda “Fahri Yarbay”, bu romanda ise yalnızca “kumandar” olarak tanıtılan komutanı da merkezi yönetimi temsil eder. Cumhuriyet yönetimine yabancı olan, bürokratik ve hukuki gereklilikleri bilmeyen Dersimliler, roman boyunca bu alan içindeki tüm ihtiyaçlarını “kumandar” ve onun kendilerini yönlendirdiği (Avukat Nusrat Bey gibi) kişiler sayesinde giderirler.
 
Bunlar, romanda Senem ve Memo gibi karakterler için “yol gösterici” oldukları kadar, Kemal Bilbaşar’ın da anlatmak istediği hikayeyi okuyucuya ulaştırmasını sağlayan unsurlar olarak dikkat çeker.

 
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon