Pinhan Elif Şafak



Romanda ele alınan ve kayda değer yer ayrılarak tanıtılan karakter sayısı oldukça fazladır. Bununla birlikte, romanın en önemli karakteri kitaba adını da veren Pinhan olur. 

Romana ismini veren ve kitap boyunca karşılaştığımız en önemli karakter olan Pinhan, kitabın merkezi temaları ve ilgi alanlarından da bağımsız düşünülemeyecek bir karakterdir. Çocuk yaşta katıldığı Dürri Baba Tekkesi’nden henüz gerçek hayatta yaşanmış bir “hikayesi” olmadığı için ayrılan Pinhan, romandaki olayların merkezinde yer alır.
 
Pinhan’ın en önemli özelliği, doğuştan çift cinsiyetli; yani hem erkek, hem kadın olarak doğmuş olmasıdır.[1] Çocukluk yıllarından beri bu durumu herkesten saklayan, bu sırrı nedeniyle geceleri büyük bir huzursuzluk yaşayan Pinhan, bu hüznün gözlerindeki yansımasıyla Dürri Baba’nın kendisini bile etkiler.[2]
 
Her ne kadar Dürri Baba Tekkesi’nde mutlu bir hayat yaşasa da, Pinhan’ın içindeki hüzün burada da devam eder.[3] Romanın ve tasavvufun temel konularından biri olan “kendini tanıma” çabası, bu bağlamda Pinhan için de büyük önem kazanır. “İki başlılık”, kitabın başında da açık bir şekilde ifade edildiği gibi, kalıcı bir durum olamaz. Pinhan’ın içindeki hüznü yenip mutlu olabilmesi için, kendisini tanıması, vücudu ile barışması ve “eşik üste” durmayı bırakıp bir “bütün” olması gerekmektedir:[4]
 
Lakin o yüreklerden biri benim yüreğim; de bana, ya öteki kimin? Ben kimin peşindeyim?[5]
 
Yukarıdaki şemadan görebileceğiniz gibi, romanın temaları ile ana karakteri Pinhan pek çok açıdan birbirine bağlanır. Tasavvuf düşüncesinin temel unsurlarından bir tanesi, insanın belli açılardan tüm kainatın bir yansıması olduğu fikridir. Elif Şafak, Hacı Bektaş’tan alıntı yaparak bu fikri Pinhan’ın metni içinde de dile getirir.[6]
 
Bu fikrin romanın kurgusundaki en büyük yansıması, anlatılan iki temel hikayenin birbirine bağlanmasını da sağlar. Pinhan’ın doğuştan hem erkek, hem kadın olması; Nakş-ı Nigar – Akrep Arif mahallesinin iki isimliliğine gönderme yapar. Aşağıdaki alıntı, hem romandaki kurgunun, hem de romanın tasavvufa dayanan doğasının bir göstergesi olarak okunabilir:
 
Pinhan o vakit anladı ki;
vücudu, şu koskoca varlık âleminin benzeridir. Ve vücudu şehr-i şehir-i İstanbul’un benzeridir. Ve vücudu sittinsenenin Akrep Arif, yeni adıyla Nakş-ı Nigar mahallesinin benzeridir. Ve nasıl ki kendisi iki başlı ise, işte bu mahalle de iki başlıdır.[7]
 
Bunu anladıktan sonra, Pinhan Dürri Baba’nın kendisine romanın başında, tekkeden ayrılırken verdiği tavsiyeyi hatırlar ve “vücudun şehrine girme vaktinin” geldiğine karar verir. [8] Kocakarıların kendisini “tek” hale getirmek için yaptığı büyü tam anlamıyla başarılı olmadığı için romanın ana karakteri Pinhan’ın ölümüne sebep olur, ama bir kadın olarak uyanan ana karakter, hayatında ilk kez bir “bütün” olmanın deneyimini yaşar.
 
Pinhan’ın “tek olması” ile mahallenin üzerindeki lanetin kalkması da, onun bedeniyle etrafındaki kainat arasındaki birliğin bir başka boyutu olarak okunabilir.
 
Pinhanın iki başlılığı ile Nakş-ı Nigar mahallesinin iki başlılığının birbirine bu şekilde bağlanmasının romanda nasıl değerlendirildiğini, bunun tasavvuf açısından nasıl açıklandığını görmek için Arka Plan bölümüne göz atabilirsiniz.
 
[1] s. 168
[2] s. 16
[3] s. s. 168
[4] s. 23, s. 30 – 31, s. 32 - 33
[5] s. 33
[6] s. 214
[7] s. 215
[8] s. 215
canlı bahis siteleri rulet siteleri bahis siteleri yeni giris casino siteleri bahis siteleri free spin veren siteler casino siteleri deneme bonusu bahis siteleri canlı casino siteleri slot siteleri grandpashabet betwoon